Hafta sonu Milli Takımımız için son derece kritik. Belçika ile deplasmanda oynayacağız. Aslında daha önemli bir maç Estonya'da oynanacak. Üstelik Estonya-Bosna karşılaşması bizim Belçika'yla oynayacağımız maçtan önce başlayacak. Diğer bir deyimle biz Belçika karşısına çıktığımız an, Estonya-Bosna maçının sonucunu biliyor olacağız.
Demek ki cumartesi gecesi Türk televizyonlarında naklen yayınlanacak Estonya- Bosna mücadelesi en az bizim maçımız kadar izlenecek. Ne acı değil mi? Koskoca Türk Milli Takımı, dünya sıralamasında yedinciliğe kadar çıkmış, dünya üçüncüsü olmuş takımımız haritada bile yerini bulmakta zorlandığımız Estonya'dan medet umuyor. Türk futbolunu getirdikleri duruma bakın!
Şu anda Estonya'ya dua ediyoruz; "İnşallah Bosna'yı yenerler" diye. İşin komiği, ister misiniz Bosna rakibi Estonya'yı yenemesin? Ama biz de Belçika'yı yenemeyelim. Bakın o zaman Türk futboluna neler oluyor...
DİYET ÖDEMELİLER
Peki böylesine basit bir grupta böylesine kötü bir hale gelmemizin baş sorumlusu kim? Cevap çok açık, tabii ki herkes. Federasyondan Terim'e ve futbolculara kadar herkesin muhtemel başarısızlıkta payı olacak.
Peki Milli Takım play-off oynama hakkını kazanamaz ve Dünya Kupası başka bahara kalırsa ne olacak? Bu ülkenin federasyonu ve Fatih Terim nasıl bir karar verecekler?
Duyduğumuz kadarıyla federasyon Terim'le bir dönem daha devam etmek istiyor. Fatih Terim de açık açık ifade etmiyor ama onun gönlünde de devam etme fikri yatıyor sanırım. Ama işte o zaman kamu vicdanı çok zedelenir. Başarılarda göklere çıkardığımız unsurlar başarısızlıklarda da diyet ödemeyi bilmelidirler.
Terim'i seversiniz, sevmezsiniz ama bu ülke futbolu bir dönem daha Terim'in kontrolünde kalmamalıdır. Aksi halde adama sorarlar: "Bu ülkede tek hoca o mu?" diye. Tabii son kararı federasyon ve Terim verecek ama bizden söylemesi.