Okulların, bitmesiyle birlikte ailece tatil yapmaya çalışıyoruz. Güney'den başladık, Ege kıyılarından İstanbul'a dönmeye çalışacağız. İlk durak Sarıgerme idi. Bu yolları defalarca gittim ama elimde harita olmadan hep rahatsız olurum. Yol boyunca iki kez benzin aldım, özellikle son 200 kilometrede her benzin istasyonuna uğradım. Tek bir karayolları haritası bulamadım. Sora sora Bağdat bulunurmuş, biz de öyle yaptık.
Sarıgerme rüzgarıyla ünlü. Özellikle Alman turistler katamarana binmek ve sörf yapmak için tercih ediyorlar. Robinson Club'un müthiş mutfağı, rüzgarlı sahilinde bunalmadan kafa dinlemek müthişti ama, bu tesisin 14 tenis kortunun herhangi bir turnuvada değerlendirilmemesi anlaşılır gibi değil.
Göçek sakin. Kriz yatçıları etkilemiş gibi, daha kalabalık yok. Rokka'nın harika mutfağı akşamlarımızı keyifli yaptı. Ama Göçekliler'in geleneksel "Yayla Yürüyüşü"nün başlangıcına da rast geldik. Meydanı dolduranlar doyasıya eğlendiler. Kızlı-erkekli gençlerin zeybek oynaması, büyüklerin "Efe"lenmesi ile gurur duyduk.
Sonrasında babaevinde, Yeni Foça'dayız. Yangın çok yaklaşmış. Güzelim zeytin ormanları karanlığa bürünmüşler. Ama esnaf hala gelecekleri bekliyor. Huzur dolu denizi, bitmez esintisi ile hem bunalmadan, hem de hesaplı tatil yapmak isteyenler programlarına bir daha baksınlar.
Ve Arda Vural... Bir dönemin en önemli teknik adamı, doğduğu yörede şimdi köpek eğitiyor. 63 yaşına gelmiş ama hala sporcu görüntüsünü koruyor. Eğer gözüne baktığınızda ne dediğinizi anlayacak bir doberman ve kurt köpeği düşünüyorsanız, Arda hoca'yı "arayın" derim.
Bu haftayı Bozcaada'da sonlandıracağız. Bilgütay ve Berkay çiftinin Bağbadem'deki reçelleri ile ünlü kahvaltı sofrası, Ayazma'nın buz gibi suyu, Lodos Kafe'nin kabak çiçeği dolması, Ada Kafe'nin samimiyeti ve GS'li Belediye Başkanı Mustafa Bey'i çok kızdıracağımız sohbet bizi bekliyor.