Oynamayan oyuncuların, neden kulübede oturduklarının hesabını sorma maçıydı. Gökhan ve Appiah haricindekiler gedikli yedekti. Böylesine stresi ve seyirci baskısı az olan ortamda birliktelik oluşturmaları gerekirdi, yapamadılar.
Nedenler farklı olabilir. Maç eksiği önemli bir mazerettir. Ancak kafalarına "İyi oynasam ne olacak? Bana yine şans vermeyecekler ki... Lig maçında süper oynadık da ne oldu? Ertesi maçta yine formsuzlar sahadaydı" düşüncesi girmişse, bu, mazereti aşar. Önlem alınması gereken bir virüs mücadelesine dönüşür.
Fenerbahçe'de topu dikine olarak ileri oynayabilecek tek oyuncu Kemal Aslan'dı, ilk yarıda sol çizgide görev aldı. Appiah-Selçuk Şahin ikilisi oyunu yönlendirmek yerine, tutmayı tercih edince tempoyu düşürdüler. Hücum hazırlıklarını Colin Kazım ve Ali Bilgin'in yaratıcılıklarına bıraktılar.
G.ANTEP MAÇI ÖNEMSEDİ
Genç forvet İlhan Parlak bu bölümde defansın arkasına yapmak istediği koşu girişimlerinde bu ikiliden işaret alamadı, hamleleri hep yarım kaldı. G.Antepspor ise maçı önemsedi ve konsantrasyonunu hep yüksek tuttu. Yine de baskı kuramadı, beraberliği düşündü. Maçı riske etmeden dikkatli kalmayı tercih etti. Bugüne kadar ligde yedikleri gollere baktığınızda pek de haksız sayılmazlardı ki, Saracoğlu'nda da bu dikkatsizliğin bedelini daha önce ödemişlerdi.
İkinci yarıda Kemal önce forvete geldi, Appiah-Gürhan değişikliğinden sonra da ön liberoya. 65'teki son hamle ile doğruyu bulan bu değişiklikler zinciriyle top yere indi, pas isabet oranı arttı ve Fenerbahçe rakip ceza alanına daha kalabalık yaklaşmaya başladı. Bu anda da kanat oyuncuları sıfıra oynamaktan vazgeçip, ceza alanına top şişirmeye başladılar.
Maçı ve rakibi hafife almak Fenerbahçe takımı içinde bulaşıcı bir hastalık gibi olmuş. Dün de Colin Kazım kendi şovunun peşine düştü. Üç kişiyi karşısına alıp seyirciden alkış bekledi, durdu. Bu garip ve zevksiz maçta Kemal Aslan'ın ne kadar önemli bir oyuncu kurucu olduğunu görmek dışında, genç Gaziantep kadrosunun mücadele isteği ve disiplinine hayran kaldık.