Samsunspor maçının ardından bir Alex rüzgârı kaldı akıllarda, bir de kaçan goller. Maçın sonunda Fenerbahçe'nin yıldız "kademesindeki" oyuncuları değil, sahada koşan askerleri ön plandaydı.
Servet, Aurelio, Serkan ve Serhat'tı göze batanlar. Demek ki, maçı kazanmak "dokunulmaz" yıldızların değil, koşan savaşçıların işiydi.
Ardından 45'te Van Hooijdonk'un topu penaltı noktasına dikmesine sıra geldi. İlk kez Saracoğlu'ndaki galada yer alan Alex'e Hollandalı en azından tecrübesiyle bu ikramı yapmalıydı diye düşünüyorduk ki, yöneticilerin de aralırında aynı konuşmayı yaptığını maçtan sonra öğrendik.
İlk golün asistinden sonra bile Alex'i kutlamaya giden yoktu. Üstü kapalı bu takımın yıldızı kim olacak rekabetini süzdük galiba.
Tuncay'ın forvet oynadığı son 20 dakika hepimizi umutlandırdı. Belki teknik direktör Daum'un da aklını başına getirir, Tuncay sol kanattaki mahkumiyetinden şartlı salıverme ile kurtulur.
Milyonlar mağdur oldu
Yönetim, basın mensupları için Şampiyonlar Ligi statüsünü sahada uyguladı. Herkes uydu. Maç sonunda kimse futbolcu peşinde koşmadı. Onlar da iki oyuncuyu diktiler habercilerin karşısına. Ama maçı yayınlayan Digiturk kameraları mümkün olsa bodrum katına atılacaktı.
Fenerbahçe Başkanı yıllardır hakem hatalarından, federasyonun canını yakmasından şikayet ederken, o kameraların görüntülerini delil olarak kullandı. Kulübün maddi çıkarlarını elbette koruyacak.
Bunun yolu Fenerbahçe'yi milyonlara seyrettiren teknolojiyi zora koşmak olmamalı.
Fenerbahçe'ye biraz yakın olanlar Aziz Yıldırım'ın tavırlarına şerbetlendi ama 25 milyon Fenerbahçe taraftarı ilk kez cezalandırılıyor. Ne de olsa ilklerin başkanı, ilklerin yönetimi görevde.