Mustafa Denizli'nin en çok eleştirildiği maçlardan bir tanesiydi. Tecrübeli teknik adam hatalı tertip, taktik veya yanlış oyuncu seçimi nedeniyle topa tutuluyordu. Bir gün sonra yaptığı basın toplantısında bu sorulara yanıt verdi:
"Nasıl futbolcular her maçta formda değilse, teknik direktörler için de aynı şey söz konusudur. Ben de bu maçta formsuzdum."
İnsanın hatasını kabul etmesinin erdemini, Mustafa Denizli hepimize bu cümlelerle gösterdi. "Hatalıyım" demedi açıkça.. Ama doğru yaptığını da savunmadan, herkesin anlayacağı dilden konuştu.
Christoph Daum, 2 -2 biten FC Köln hazırlık maçı sonrasında Volkan'ı eleştirdi. "Performansı için diyeceğim tek kelime korkunçtu" yorumunu yaptı. Alman hoca Köln'ün kalecisinin yaptığı kurtarışlara da dikkati çekerek, "Herkes bir kalecinin takımının kaderini nasıl etkileyeceğini gördü" dedi. Derken, Juventus maçı geldi, çattı. Maç golsüz berabereyken, Volkan, Del Piero'un penaltısını kurtardı. Maçı Fenerbahçe 2-0 kazandı.
Daum yine gazetecilerin karşısındaydı. Volkan sorusuna, "Bazen oyuncuların performanslarını etkilemek için değişik yollar denenebilir" diye konuştu. Kalecisi için yaptığı kritiği savundu.
Volkan'ın bir takımın kaderini değiştirdiğini söyleme zahmetine bile katlanmadı. Dünya devi bir takımı genç kalecisinin kurtardığı penaltıyla yeniyordu. Bir tarafta Mustafa Hoca, bir tarafta Daum. Denizli'nin hatası "bilgelikmiş" meğerse... "Zorba" olsa, "dahi" de olacaktı.
Neden karşılar?
Yabancı sayısının artıp, artmaması gündemde. Avrupa kulvarında mücadele edecek olan takımlar arasında sadece Gençlerbirliği ile Fenerbahçe sayının artmasını istiyor. "Rakiplerimiz ile şartlarımız eşit olmalı" diyorlar. Beşiktaş ve Trabzon ise Galatasaray ile birlikte artırıma karşı.
Yabancı sayısının artması, kulüpler için iyi futbolcuyu daha ucuza almak demek. Yerli oyuncusunu pahalıya satamayacak olan küçük takımların bu karara karşı olması normal. Ama büyüklerin ve özellikle Avrupa'da iddialı olmak zorunda olanların karşı olması anlaşılır gibi değil.
Onlar, "Artan yabancılar yüzünden yerli futbolcuları oynatamıyor, alt yapımıza zarar veriyoruz" diyorlar. Yedi veya sekiz yabancıyla oynamak Allahın emri olmadığına göre, fazla almazlar, Türk oyuncularına formayı verirler. Kimsede onlara "Bunu neden yaptın" demez.
Ama ısrarla karşı çıkıyorlar. Çünkü bütçeleri kısıtlı. Kontenjanın artması demek, camialarının onları yeni bir transfer daha yapmaya zorlaması demek. Bu da yeni kaynak yaratmak, elini cebine atmak veya borçlanmak manasına geliyor.
Bu yüzden kontenjanın artmasını istemiyor da olabilirler.