Kaynağı saklı kalan haberlere -bunların bir kısmı 'sızdırma' haberdir-acaba 'faili meçhul' haberler mi demeliyiz? Gazetecilik düzgün, titizlikle yapılmazsa böyle bir risk her zaman var.
Kaynağı (açıklanması o kişi tarafından istenmediği için) gizli kalan bilgilere gazeteci şu ayraçla bakar: 'Dezenformasyon' mu, doğru mu? Kimi neyi nasıl yıpratıyormuş, sonucu ne olacakmış, haberin haber değeri olduğuna, halkın bunu öğrenmesi gerektiğine inanıyorsa, eline geçen o bilgilerin doğruluğuna inanıyor, ulusal güvenlik sırrı değilse, ikna oluyor, bunları teyit de edebiliyorsa yürür gider.
Ama riskleri var. O risklere kurban olmanın bedeli gazeteciliğin düzgün yapıldığı ülkelerde vardır tabii. Editörler o faturanın kimseye çıkmaması için sıkı bir çaba gösterirler. Muhabiri iyice yoklar, yol gösterirler; meslek ilkelerinden taviz vermeden. Sonunda, okura, onun bilgi ihtiyacına hizmet eden kazanır: devlete, kurumlara, siyasi partilere, bazı şahıs veya şirketlerin çıkarlarına hizmet eden, onlara göre eğilip bükülen değil.
Yaşadığımız dönemin "ruhu" gereği, kaynağı gizli tutulan, öyle kalan haberlerin risk katsayısı çok yüksek, bunu biliyoruz. Gazetecilik dışı hassasiyetler ağır basıyor diye bu haberlerden kaçmak yasadışı işlerin, yolsuzlukların, komploların, haksızlıkların önünü açmaktan başka işe yaramaz, ama öyle diye elimize her geçen "bilgiyi" denetlemeden kopyala-yapıştır yapmak da bu mesleği tüketir, yok eder sonunda.
Bu hafta, kaynağı gizli, ama özneleri belli bir haberin açtığı tartışmaya bakalım.
SABAH, 8 Mart sayısında Darbe günlüklerini Eruygur mu yazdı? başlıklı bir habere yer verdi. "Mustafa Balbay'ın bilgisayarındaki notlara göre, Özden Örnek'e ait olduğu ileri sürülen günlükteki 'Sarıkız' ve 'Ayışığı' kod adlı darbe planlarını Şener Eruygur hazırlayıp göndermiş" spotunun altında, haber şöyle:
"Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın bilgisayarından, 'Sarıkız' ve 'Ayışığı' isimli darbe planlarını dönemin Jandarma Genel Komutanı emekli orgeneral Şener Eruygur'un hazırladığı yönünde notlar çıktığı öne sürüldü. İddiaya göre, Mustafa Balbay'ın bilgisayarından elde edilen notlar, Nokta Dergisi'nde yayımlanan ve emekli oramiral Özden Örnek'e ait olduğu ileri sürülen günlükteki Sarıkız ve Ayışığı isimli darbe planlarıyla ilgili bilgileri değiştirdi. 1998'den beri Jandarma Genel Komutalığı ile sık sık görüşen Balbay, yaptığı tüm görüşmeleri en ince ayrıntısına kadar not etti. Bu da polisi gerçek bilgilere ulaştırdı. Ergenekon soruşturmasında temmuzda gözaltına alındığında serbest bırakılan ancak ikinci kez ek ifade için gözaltına alındığından bu kez cezaevine konan Balbay, Eruygur'un Jandarma Genel Komutanı olmasından sonra her gün karargaha gitti. Bu notlara göre, Ayışığı ve Sarıkız adlı darbe planlarını Eruygur hazırladı. Ardından kendisine destek vermeleri için dönemin kuvvet komutanlarına sundu. Darbe planları emekli oramiral Özden Örnek'in eline de bu şekilde geçti.
Yine Balbay'ın notlarına göre, kuvvet komutanları bu planlara karşı çıktı. Hatta bir çoğu 'Şener Eruygur bunları Genelkurmay Başkanı olmak için planlıyor' düşüncesiyle destek vermedi. Ardından dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü zor durumda bırakma planları yapıldı. Eruygur, Balbay'a, "Genelkurmay Başkanı'nı zor durumda bırakmak için haber yap" dedi ve Balbay bu isteği 'Genç Subaylar Rahatsız' başlıklı bir haber yaparak yerine getirdi. Notlarda, Balbay'ın o dönem Jandarma Karargâhı'nda bütün yetkililer ile görüştüğü, Eruygur'la diyalogları kaleme alırken oldukça samimi üslup kullandığı dikkat çekti. Yine Balbay'ın her perşembe Ankara Kent Otel'deki toplantılara katıldığı, Ankara'ya geldiğinde Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, emekli tümgeneral ve Genelkurmay Hukuk Müşaviri Erdal Şenel'in de yer aldığı, toplum mühendisliği ve darbeden sonraki oluşumların tartışıldığı öne sürüldü. Balbay'ın, ayrıca eski Jandarma İstihbarat Dairesi Başkanı Levent Ersöz ile görüştüğü de notlarda yer aldı."
Özden Örnek'in "Darbe Günlükleri"ni yayınlayan Nokta Dergisi'nin bu haber nedeniyle mahkemelik olan (eski) genel yayın yönetmeni ve SABAH okuru Alper Görmüş, bu haberin veriliş tarzını "bir fantezi örneği" olarak niteliyor.
"Haber çok önemli, gazete çok etkili, üstelik mesele beni doğrudan doğruya ilgilendiriyor" diye yazan Görmüş, şu tespiti yapıyor:
"Haberin son cümlelerinde yer alan, iki darbe planının Eruygur tarafından hazırlandığı ve dönemin kuvvet komutanlarına gönderildiği bilgisi birkaç gazetede daha haberleştirilmiş. Fakat bu bilgiden "Darbe Günlükleri'ni Eruygur mu yazdı?" başlığını çıkaran gazete yok; Sabah hariç."
Ve devam ediyor:
"Haberde başlığı en fazla destekleyen bilgi, 'Sarıkız' ve 'Ayışığı' darbe planlarının Eruygur tarafından hazırlanıp kuvvet komutanlarına sunulması bilgisi değil mi? Diyelim ki öyle olmuş, peki buradan 'Günlükleri Eruygur'un yazdığı' sonucu nasıl çıkar? Acaba Sabah'taki meslektaşlarım 'planlar'ın başka, 'Günlükler'in başka şey olduğunu bilmiyorlar mı?" "Sabah'çılar...haberin asıl önemli kısmını böylece atlayıveriyorlar. O kısım, elbette ki, Eruygur'un dönemin asıl darbeci komutanı olduğunun ve öbür kuvvet komutanlarının (bir dönem birlikte hareket ettikleri) Eruygur'a daha sonra karşı çıktıkları bilgisinin Mustafa Balbay'ın tuttuğu günlükle de sabit oluşudur."
Görmüş, SABAH dahil bazı gazetelerde yer alan haberde "Sarıkız ve Ayışığı darbe planlarının Eruygur tarafından hazırlanıp kuvvet komutanlarına gönderildiği" ifadesinde ise "dezenformasyon" buluyor:
"Haberlere göre, kuvvet komutanları kendilerine gelen bu planları reddediyorlar ve böylece planlar suya düşüyor. Bu haliyle bu bilgi bize, dönemin kuvvet komutanlarının pişirilen çorbada hiç tuzlarının olmadığını söylemiş oluyor ki, meslektaşlarımız bu noktada kötü bir dezenformasyona da maruz kalmış olabilirler. Fakat bence bir dezenformasyondan çok, gazetecilerin, haber kaynağının kendilerine ilettiği enformasyonu doğru biçimde algılayamaması gibi bir problemle karşı karşıyayız.
Haber kaynağı, Mustafa Balbay'ın notlarından, bütün kuvvet komutanlarının katıldığı her iki darbe girişiminde asıl rolü Şenuygur'un oynadığı sonucunun çıktığını söylemiş, fakat meslektaşlarımız bunu haberlerde aktardıkları gibi algılamış olabilirler. Çünkü Günlükler'den biliyoruz ki, 'Sarıkız'ın ayrıntılı bir planı yok zaten... Ve 'Ayışığı', ortaklık bozulduktan sonra Eruygur'un tek başına hazırladığı planın adıdır."
Görmüş'ün ilk eleştirisiyle ilgili söylenecek tek şey, haklı olduğu. Yanıltıcı bir başlık. (Tabii, 'Darbe planlarını Eruygur yaptı" başlığı da hayli bayat olurdu).
İkinci noktada da Görmüş'e hak veriyorum. Muhabirle konuştum. Kaynağının memur olması ve aralarındaki güven ilişkisi nedeniyle gizliliğinde ısrarlı olduğu kadar, Balbay'ın günlüğüyle ilgili bilgilerin doğruluğuna da inanıyor.
Başlığı atmadığı için hata onda değil (yazı işlerinde), ama bu karmaşık ve hassas davada ince detayları ('Ayışığı' ve 'Sarıkız' farkları gibi) bilmek, bilene danışmak, haberin sonlarındaki bilgi kargaşasını önlemeye yeterdi. Unutmayalım ki, "bilgi"nin ilk denetlendiği yer, gazetecinin mantığı, bilgi dağarcığı, kıvraklığı ve hafızasıdır.