Romanya tarihinin "en büyük loto ikramiyesi" olarak tanımlanan 12.5 milyon Euro'yu bir Türk işadamı kazandı. Haberler SABAH tarafından da geçen hafta peş peşe birkaç kez verildi.
SABAH'ın 4 Şubat tarihli sayısındaki haber, ön sayfada sürmanşetten Türk Lotocu Parayı Aldı, Dönüş Yaptı şeklinde sunulmuştu. Edirne muhabiri Murat Savaş'ın toparladığı haber, iç sayfadan Loto Talihlisi Türk Kayıp başlığıyla verilmişti. Haberin yanında, talihli işadamı Ali Arslan'ın uzaktan çekilmiş bir fotoğrafı yer alıyordu.
Gelişme gazete tarafından izlendi. 6 Şubat tarihli gazetede iç sayfadaki başlıkta, eski bir ilişki gündeme getirilmişti: Loto Milyarderi Türk, Sarıgül'ün Eski Ortağı başlığı altındaki ana haber bölümünde, şu anda Romanya'nın önde gelen 300 işadamı arasında sayılan Arslan'ın, 1992'de orada kurulan maya ve un fabrikasını Mustafa Sarıgül ve Bayram Özata'dan devraldığı anlatılıyordu. Bu bilgiler Şişli Belediye Başkanı Sarıgül tarafından SABAH'a da doğrulanıyordu.
Haberin ek bölümünde, Rakibi İş Kadını Adam Tutarak Kaçırmış başlığı altında, bir rakibinin Ali Arslan'ı kaçırttığı, bilgilerine yer veriliyordu.
Ali Arslan bu iki habere bazı itirazlar içeren bir mektubu Okur Temsilcisi'ne gönderdi. Çok az kısaltarak aktarıyorum:
"Cihan Haber Ajansı 2 Şubat 2008'de abonelerine benimle ilgili bir haber geçti. Haber önce internet sitelerinde "bol sıfırlı" bir şekilde yayınlandı sonra da televizyonlar ve gazeteler bu habere yer verdi. İnternet sitelerinde benimle ilgili birçok okur yorumu yayınlandı. Tabii burada benim veya başka birinin olması bir şeyi değiştirmez. Sonuçta Romanya tarihinin en büyük ödülü eşimin kuponuna isabet etti.
Ben 17 yıldır Romanya'da yaşayan bir Türk vatandaşı olarak belli bir kariyer elde etmiş bir insanım. Ödül kazanmış olmam hayat standardımı değiştirmedi. Bir Türk girişimcisi olarak belli bir birikimin sahibiydim zaten. Sahip olduğum işyerimde yüzlerce insan çalışmakta. Sabah Gazetesi'nin benimle ilgili yaptığı yayınlarda da bu durum açıkça ortaya konuyor. Beni rahatsız eden konu olayın magazinel bir boyuta çekilmesi, benim ve aile fertlerime ait fotoğrafların yayınlanmasıdır. Bu tür haberlerin ilgi çekiyor olması doğaldır. Evet sizleri yani gazetecileri de anlıyorum. Ancak benim sizleri anladığım kadar sizin de empati yaparak beni anlamanızı bekliyorum.
4 Şubat tarihli sürmanşetten yayınlanan haberde benim gizlice Romanya'da çekilmiş bir fotoğrafıma yer verilmiş. Haberde 'Loto talihlisi Türk kayıp' başlığının kullanılması ise beni gizemli bir hale sokmaya yetmiş. Başta yakınlarım olmak üzere, bana ulaşamayan dostlarım ve arkadaşlarımın nasıl bir ruh haline girdiğini söyleme gereği bile duymuyorum.
6 Şubat 2008'de kızımla birlikte çektirdiğim eski bir fotoğrafımı ve doğduğum ev olduğunu belirttiğiniz bir fotoğrafı yayınlamışsınız. Kızımın fotoğrafının yayınlanmasının beni çok rahatsız ettiğini belirtmeliyim. Muhabirinizin bana ait çok özel fotoğrafları nasıl elde ettiğini bilmiyorum. Ben vermedim. Kızımın bu işlere karıştırılarak fotoğrafının yayınlanması beni son derece üzdü.
Haberin bir yerinde geçen 'Rakibi iş kadını, adam tutarak kaçırmış' başlığıyla verilen bölümdeki ifadelerin yanlışlarla dolu olduğunu belirtmeliyim. Haberde kullanılan 'Rakibi iş kadını, adam tutarak kaçırtmış' şeklindeki bir başlık size ne çağrıştırır? Bana hiç de iyi şeyler çağrıştırmadığını söylemek isterim. Haberin detaylarında yazılanlarla başlığın bir ilgisini ben kuramadım. Haberi yazan muhabir arkadaşımızı kutlamak gerekiyor. Haberi daha gizemli hale getirmek için güzel bir kaçırılma hikâyesi yakalamış. Başlığın altındaki bilgiler de yanlış... Anlaşılıyor ki, Romanya basınında çıkmış birtakım haberlerden derlenip yayına verilmiş yanlış bir şekilde..."
Ali Arslan'ın mektubu böyle.
Şimdi gelelim değerlendirmeye.
Her ne kadar lotonun eşine çıktığını buradan anlıyorsak da, bir ülkenin en büyük ikramiyesinin bir Türk işadamına (veya ailesine) çıkması bir haber değeri taşır. Böyle bir gelişmenin merkezindeki kişinin ilginin odak noktası olması da doğal sayılmalıdır.
Arslan'ın asıl şikâyeti aile fertlerinin (kızının) fotoğrafının yayınlanmış olması. Öyle anlaşılıyor ki, SABAH'ın yayınladığı fotoğraf hayli eski. "Eskiliğin" vurgulanması daha iyi olurdu, ama bu haliyle bile bir mutluluk resminin yayınlanmasında etik açıdan bir sakınca görmüyorum. (Başka bir neden varsa Arslan bunu belirtmeliydi.) Arslan'ın "kızımın bu işlere karıştırılması" dediği, aslında bir "suç" değil, bir ikramiye kazanma olayı.
İş kadını rakibinin kendisini kaçırtıp fidyeyle serbest bırakılmasına ilişkin haberi, "başlığın altındaki bilgiler yanlış" diye reddediyor Arslan. Ama neler, nasıl yanlış, anlatmadan. Haberde, Rumen basınının ülkedeki iki Ali Arslan'ı karıştırdığından bahsediliyordu (diğer Ali Arslan da bisküvi üreticisi). Acaba, kaçırılan öteki Ali Arslan mı? Bunu muhabir Murat Savaş'a sordum. "Haberin doğru olduğundan hemen hemen eminim ama gene de bakacağım" dedi.
Haberler, büyük ölçüde Rumen bulvar gazetesi Cancan'ın haberlerinden derlenmiş. Uzaktan çekilmiş fotoğraf da oradan alınma. Gene yazayım: Bu tür aktarmalarda kaynağın adını mutlaka yazmak gerekiyor. "Yazarsak haberimiz hafifler" (!) anlayışı terk edilmeli.