Diyelim, hakkınızda savcılık bir zamanlar çocuk pornografisinden soruşturma (dava bile değil) açtı. Adınız bir haberde geçti. Sonra soruşturmadan aklandınız. Veya hakkınızdaki bir haberde ilköğretim mezunu olduğunuz yazılmış, oysa üniversite mezunusunuz. Veya bir bankada çalıştığınız (ama evvelce istifa ettiğiniz) bölümde yolsuzluk soruşturması oldu. Adınızı haberde konuşan bir kişi nasılsa zikretti. Fuhuşla ilgili bir davada sanık oldunuz, ama beraat ettiniz. Davayla ilgili haberlerde adınız geçmiş ama gazeteniz beraat haberini vermemiş.
Aradan yıllar geçiyor, ama fark ediyorsunuz ki, işe girmek istediğinizde veya bir yerde çalışmaktayken, ev kiralarken vs. bunlar, gazetenin "arama" motoru veya "google" gibi genel arama sistemleri aracılığıyla karşınıza çıkıyor.
Son zamanlarda - giderek artan sayıda şikâyet bununla ilgili.
Şakası yok, çünkü ombudsmanlık alanında en problemli konulardan biri bu.
Bazı örnekleri aktarayım, isim vermeden:
"Sabah arşivindeki haberlerden birinde adımın geçiyor olması, hayatımı derinden etkiliyor. 30 yaşıma geldim, istifaya zorlanmamdan tutun da özel hayatıma kadar, sekiz senedir kurmaya çabaladığım tüm düzen altüst oluyor. Sil baştan yaşıyorum. Şu anda bir işe başladım, biri öğrenmiş bile, müdürlerime her an gidebilir. Tepemde bir giyotin asılı; birinin aklına esmesine bağlı."
"Aşağıda link'ini gönderdiğim haber asılsız, ama bana çok zarar veriyor. Yıllar sonra, gerçekten çok çalışarak edindiğim bir kariyerim var. Hayatımın bu asılsız haber yüzünden etkilenmesini istemiyorum. Internetten kaldırılması için nasıl bir yol izlemeliyim?"
"Bir dava haberi yüzünden bankalar kapıyı yüzüme kapatıyor. Oysa ben beraat etmiştim ama onlara kararı göstersem de kapıları kapatıyorlar. Bu haberlerin web linklerini kaldırın ne olur.."
Sanal arşivler
Internet hayatımıza gireli beri, habercilikteki kurallar da değişiyor. Değişen başka şeyler de var: Eskiden gazetelerin sadece arşivi vardı. Şimdi buna bir de sanal arşivler eklendi.
Sanal arşivler çok farklı: Teknolojinin yardımıyla dünyanın her köşesi her türlü bilgiye ulaşabiliyor. Eskiden hemen her gazete arşiv malzemesini arada bir ayıklardı, bunda söz konusu değil. Kaynaklar akıl durdurucu boyutta.
Yani farklı, düzeltilmesi çok güç, inatçı bir "yeni bellek"le karşı karşıyayız. Bu "bellek"te "önemli" ve "önemsiz" arasında hiyerarşik bir sıralama yok. Her şey her yerde.
İçinde yanlış, eksik bilgi olan haberler de işte bu sanal ortamda yaşıyor; zaman zaman da "mağduriyet" yaratıyor.
Dünyanın her yerinde gazeteleri zorlayan bir durum bu. New York Times'da da aynı problem var; Guardian'da da, Asahi Shimbun'da da, La Stampa'da da.
SABAH internet editörü Bülent Denli ile konuştum. Gazetenin diğer editörleri gibi o da sunulmuş haberlerin internetten silinmesinin yanlış olduğu görüşünde. New York Times'ın bir editörü şöyle ifade etmiş: "Gazete belleğini temizlemek demek, Kremlin duvarlarından Troçki'nin resmini silmek gibi bir şey.."
Silmeye başlamak, okurların başka her şeyden kuşku duymasına da yol açabilir.
Denli, sorunun büyüklüğünü ve hassasiyetini biliyor. Karmaşıklığını da.
Şu anda SABAH'ta alınan tek önlem, kanıtlanan (ve yayınlanmamış) beraat kararlarının gazete web sitesindeki mevcut haberlerin altına bir "ek not" olarak konması.
"Diğer alanlarda oturup konuşmamız lazım" diyor Denli .
"Henüz bir internet hukuku oluşmadı. Ama bu, biz habercilerle hukukçuların beraberce konuşup uzlaşması gereken bir konu.."
Mahkeme süreçleri dışında öteki haberleri silmek yerine düzeltmeye kalkarsanız veya ilgili tarafın görüşlerini eklemek isterseniz, yine bir New York Times editörünün deyişiyle, "işi gücü bırakıp bundan başka hiçbir şeyle uğraşmamanız lazım".
İçerik o kadar büyük ki
Çözüm henüz bulunabilmiş değil. Bazı akademisyenler gazetelerin kendi sanal arşivlerinde de "önemsiz" haberleri ayıklamasını öneriyor. Ama ya "önemsiz" sayılan şey üç-beş yıl sonra önem kazanırsa?