Siyasal yaşamımız can sıkıcı bir tekrar görüntüsü vermiyor mu?
"İstemezük" diye kazan kaldıranlar, sanki sadece kimlik ve zaman değiştiriyorlar.
Kendilerini "Endişeli aydınlar" olarak gören ve isimlerinin başına "T.C." koyarak ya da "Çapulcu" kimliğini seçkin olmanın simgesi biçiminde sunarak yürüyenler, acaba ne istiyorlar?
-Tamam, Tayyip Erdoğan'ı istemiyorsunuz anladık. Peki kimi istiyorsunuz?
Önümüzdeki seçimde hangi partiye oy verip kimi Başbakan yapmayı düşünüyorsunuz?
Bu sınıfa giren kesimler için "Seçilmişlik" önemli olmadığı için yukarıdaki soruya cevap beklemenin de fazla bir anlamı yok.
İşin kötüsü "Çağdaş uygarlık"ın mekanı olarak gördüğümüz coğrafyadaki ülkeler için de "Seçilmişlik"in fazla anlam taşımadığını, Mısır'daki darbeye bakış açılarından anlamadık mı?
Kendilerini solcu sananlar
Bu bilinçsizliğin güncel yansımasını sevgili Engin Ardıç dün ne güzel ifade etmişti.
"Kendini solcu sanan ve sermayenin partisine oy verecek olanlar" kapsamına "Kendilerini liberal sanan ama sandıksız demokrasi arayanlar"ı da ekleyemez misiniz?
AK Parti milliyetçi ve muhafazakar ise "Benim gibi olmadığı için devrilmelidir" diye düşünen cuntacıları, çoğunluk sahibi bu partiyi kapatmak isteyen hukukçuları falan gördük.
Ama kendilerini "Millenium Kuşağı" olarak gören kesimlerin aynı çizgiyi sokakta sürdüreceklerini nasıl düşünebilirdik?
Bereket onların dışındaki "Derin toplum" bilinçli...
O insanlar hem ülkeye hem de kendilerine yararlı gördükleri, hizmet alabilecekleri partilere ve siyasetçilere oyları ile destek veriyorlar.
Ya anarşi ya militarizm mi?
Derin toplum seçilmişlerin meşru kabul edilmediği siyasal modelin ya "Anarşi" ya da "Militarizm" olacağını çok iyi biliyor.
Ve bu insanlar Tayyip Erdoğan'dan bıktıkları ya da onu başarısız buldukları zaman oylarıyla başka bir partiyi ve siyasetçiyi iktidara taşıyacaklarını da biliyorlar.
Oyları ile kaç iktidarı değiştirdi bu kitle...
İşte bu bilinç sayesinde bu zor coğrafyada demokrasi yaşıyor.
Bu bilincin sandığa yansıması sayesinde Türkiye'nin alt ve üst yapısı yenilendi...
Yollar, köprüler yapıldı, köylü toplum kentli oldu.
Türkiye bir turizm ve bir ihracat ülkesi olarak 21'inci yüzyılı karşıladı.
Sandıktan çıkanlar ülkeyi yarınlara hazırladı. Sonra da hizmet nöbetini yeni partiler ve liderler devraldı.
Bu hep böyle olacak!...
Bu süreci sokak eylemleri ile rayından çıkarmak mümkün değildir.