Uzun yıllar önce şair-diplomat Fuat Bayramoğlu'na sormuştum:
- Fuat Bey, klasik dönem Avrupa resmine baktığımızda bunların da üç boyutlu olduğunu görürüz. Oysa aynı dönem Türk resmini minyatürler temsil eder ve bunlar iki boyutludur. Bizim resim sanatımızda üçüncü boyut neden görmezden gelinmiştir?
Fuat Bey sanat üzerinde dini inançların etkileri üzerinde konuştuktan sonra şunları eklemişti:
- O üç boyutlu resimlerin yapıldığı dünyanın gerçek insanları genel olarak iki boyutluydular. Buna karşı bizim coğrafyamızda dağ başındaki eğitimsiz çobanla konuşurken bile, bir filozof derin bir üçüncü boyutu ile çıkar karşınıza.
Kitleleri sokağa döken nedenleri anlamaya çalışmak, yönetimler için tabii ki öncelikli bir görevdir. Ağaç kesilmesi mi, polis şiddeti mi, özel yaşamlara müdahale edildiği izlenimi mi?..
Öbür halk ne düşünüyor?
Ancak günlerdir kentlerimizde sokağa dökülen ve kendilerini "Halk" olarak gören kitleleri oluşturan bireylerin de, eylemlere katılmayan ve olayları sadece izleyen "Sessiz Halk"ın ne düşündüğünü anlamaya çalışmaları da gerekiyor.
Türk toplumunun üçüncü boyutunu bazı anlarda işte bu sessizlikte buluruz.
Fransız besteci Berlioz'un hiç aklımdan çıkmayan bir sözü vardır.
- Zaman en büyük öğretmendir, ama bu öğretmen bütün öğrencilerini öldürür, diye yazar anılarında.
Gürültücü azınlıkların sessiz çoğunluğu yok saydıkları dönemlerin hemen ertesinde, bu sessiz çoğunluk sesini yükseltir ve ülkenin yönünü o belirler.
Sakin bir öfke
Şu anda bilmeliyiz ki, siyasi bütünlükleri bulunmayan ve demokratik katılım mekanizmalarını zedelemeye başlayan sokak göstericilerini, sakin bir öfke ile izliyor sessiz çoğunluk.
Türkiye'nin büyümesini, gelişmesini yok sayan, kentleri güvensiz alanlara dönüştüren ve kamu araçlarını yakıp yıkanlarla, toplumun yıldız konumuna getirdiği insanların aynı saflarda görünmeleri, sessiz çoğunluğu şaşırtmaktan öteye rahatsız ediyor.
Bana gelen mesajlardan anladığım bu.
Görülemeyen boyut
Eğer sokaklarda eylem koyan kitleler arasında "Arap Baharı"na benzer bir "Türk Baharı" provasını yaptıklarını düşünenler varsa, ülkelerini hiç tanımıyorlar demektir.
Veya bunlar, Türkiye'yi demokrasiye ve Türk hükümetini halkına karşı hoşgörülü davranmaya davet eden Suriye Enformasyon Bakanı Umran el Zubi kadar ileri zekâlıdırlar.
Twitter'ı kullanmayan halkın ne düşündüğünü anlamaya çalışmayanlar, Türk toplumunun üçüncü boyutunu da göremezler.