Garip rastlantılar var hayatta. Bestekâr Selahattin Erköse'nin vefat ettiğini kanuni Coşkun Erdem bana duyurduğu sırada "Makam Farkı" programı için şarkılar seçmeye çalışıyordum.
Güftesi Fuat Edip Baksı'ya ait olan ve Selahattin Erköse'nin Buselik'ten bestelediği "Rüzgâr Kırdı Dalımı" şarkısı da listemdeydi. Biraz evvel YouTube'de bu şarkıyı Burcu Güneş ile Ragıp Savaş'ın düetlerinden de dinlemiştim.
Selahattin Erköse'nin udunu ilk kez ne zaman dinledim hatırlamıyorum.
Maksim'de veya bir diğer müzikholde assolistlerin arkasındaki saz heyetinde mutlaka o da bulunurdu. Hep güler yüzlüydü... Ve bir noktada o assolist kim olursa olsun, Selahattin Erköse'yi selamlayıp "Rüzgâr Kırdı Dalımı" şarkısını söylerdi.
"Rüzgâr kırdı dalımı/ Ellerin günahı ne/ Ben yitirdim yolumu/ Yolların günahı ne/ Hep yar peşinde koştum/ Hem küstüm hem barıştım/ Kendim dillere düştüm/ Dillerin günahı ne/ Ne kış dedim ne bahar/ Gezdim sabaha kadar/ Erken ağardı saçlar/ Yılların günahı ne"...
Maksim Konservatuarı
Ya da güftesi Rüştü Şardağ'ın olan diğer Erköse bestesi, Muhayyer Kürdi şarkı "Unutulmaz adınla dudakta kal sevdiğim" söylenirdi...
Televizyon müzikholleri bitirdi açıkçası.
Fahrettin Aslan'ın tavizsiz bir disiplinle yönettiği "Maksim"e o günlerde Rauf Tamer'le birlikte giderken "Maksim Konservatuarı'na gidiyoruz" derdik.
Ama yine de bizim varlığımız Fahrettin Aslan'ı pek mutlu etmezdi.
Karşılaştığımızda bir gün bana "Ne olur Rauf Tamer'le Maksim'e çok sık gelmeyin. Sizi gören sanatçılar 17'nci yüzyıldan ileri gitmeye çekiniyorlar" demişti.
Ama kendisi de Türk müziği konusunda bizim kadar tutkuluydu.
Fahrettin Aslan Maksim sahnesine çıkmak isteyen yarı amatör solistleri güftesi Avram Naum'un, bestesi de Bimen Şen Dergazaryan'ın olan Hicaz şarkı "Firkatin Aldı Bütün Neşve-i Tabım Bu Gece"yi söyleterek sınarmış.
Nesrin Sipahi'yi veya Ahmet Özhan'ı olduğu gibi Necmi Rıza'yı bile Maksim'de dinledik.
Şanslı kuşağız
Saz heyetinde sade Selahattin Erköse yoktu... Baki Duyarlar gibi diğer besteciler de vardı.
Bilemiyorum, sizlerde de Türk müziğine dönük tutkunluk var mı bende olduğu gibi?
Münir Nurettin'i, Safiye Ayla'yı, Müzeyyen Senar'ı, Necmi Rıza'yı, Sabite Tur'u dinlemek sizi uçuruyor mu?
O geceyi unutabilir miyim? Münir Nurettin Yeniköy'de "Mehtap Gazeli"ni okurken denizdeki kayıklardan "Allah, Allah" diye sesleniyordu insanlar. Ve masada babam, Yahya Kemal'le sohbet ediyordu.
Aslında şanslı kuşağız. Teknoloji bizi çok şeye sahip kıldı...
Düşünün ki bir konakta Hacı Arif Bey'i dinlemek imkânına kavuşmuşsunuz.
Ama ne gramofon ne de teyp vardı o zaman. Belki bir daha ancak rüyanızda duyabilirdiniz o besteyi ve o sesi.
Şimdi şarkılar da şiirler de arşivinizde.
Selahattin Erköse'ye Allah'tan rahmet diliyorum.