Bireylerin de toplumların da mutlulukları, galiba hafızalarının çok fazla güçlü olmamasına bağlıdır.
Veya çok güçlü hafızalardaki bilgilerin kullanılmaması da, mutluluğa yol açabilir.
Uzun bir evliliği sürdürmeyi nasıl başardığını bana anlatan bir dostum şöyle demişti:
- Eşimi çıldırtacak kelimelerin ne olduğunu hiç unutmam. Ama o kelimeleri de hiç kullanmam. O da beni hangi kelimelerin çıldırtacağını hiç unutmaz ve o da bu kelimeleri hiç kullanmaz.
Galiba Clemanceu'ya ait "Cumhuriyetin hafızası güçlü, demokrasinin hafızası ise zayıf olduğu ölçüde siyasi istikrar korunur" şeklindeki bir özdeyiş vardır.
Son Balyoz Kararı ertesindeki tartışmalarda bu "Hafıza" olgusunun siyasette ne kadar ağırlıklı bir yer tuttuğunu yine görmedik mi?
Zaman ne zaman başlar?
Balyoz Kararı'nı eleştirenler için zaman, sanki o dava ile işlemeye başlamıştır.
Buna karşı bu kararı doğru bulanlar ise, Türk demokrasisine yapılan askeri müdahalelerden giderek Balyoz'u ve bu davaya ilişkin yargı kararını ele almaktalar.
Sayın okurlardan biri kararı eleştiren mesajında "Demek 70 yaşındaki ihtiyar paşalar darbe yapacakmış" derken, bir başka sayın okur da "Acaba geçmişteki darbeleri 20 yaşındaki erler mi yaptı" diyerek kararı doğru bulduğunu yazmaktaydı.
Bugünü yaşarken geçmişte olup bitenleri hiç unutmamak doğru mu yoksa yanlış mı acaba?
Toplumların hafızalarını kullanma biçimlerinin bir yansımasını biz "Kendi tarihi ile yüzleşmek" sürecinde görmekteyiz.
Bireylerin hafızalarını kullanmalarına gelince...
Güçlü hafıza hastalığı
Meğer hiçbir şeyi unutmamak da "Hyperthymesia" denilen bir hastalıkmış.
Son olarak bu hastalığa yakalandığı teşhis edilen 20 yaşındaki üniversite öğrencisi İngiliz Aurelien Hayman son 10 yıldır her gün ne yediğini, o gün hava durumunun ne olduğunu, kimlerle neleri konuştuğunu, o gün hangi şarkıları dinlediğini hatırlıyormuş.
Muayene eden uzmanlar ona hemen "Hyperthymesia" teşhisini koymuşlar.
Yunancada "Thymesia" hafıza anlamına geliyormuş. "Hipertansiyon" gibi "Hiperhafıza" da varmış meğer. "Hyperthymesia" hastası olmayanlar da Digiturk kanallarından birinde izlediğimiz "Unforgettable" dizisinin kadın polisi Carrie'yi hatırlar.
O kadın polis de yaşadığı ve gördüğü her şeyi hiç unutmadığı için, en ufak ayrıntılardan giderek en karmaşık cinayetleri çözüyordu.
Meğer Carrie tiplemesi de "Hyperthymesia"dan esinlenerek yaratılmış.
Hangisi daha iyi?
Meğer dünyada hiçbir şeyi unutmayan 20 kişi varmış.
"Hyperthymesia" hakkındaki ilk yayın 2006'da İngiliz psikiyatri dergisi "Neurocase"de yer almış.
Mesela en ünlü fil hafızalı kadın olan Amerikalı Jill Price 8 yaşındayken bu hastalığa yakalanmış ve 2008'de "Unutamayan Kadın" (The Woman Who Can't Forget) adlı bir kitap yayınlamış.
Evet sayın okurlar siz karar verin...
Her şeyi unutmak mı, yoksa o günün koşullarına ve siyasi eğilimlere göre sadece uygun olan şeyleri hatırlamak mı daha doğrudur?
"Hatırla ey peri o mesut geceyi" şarkısındaki gecenin sabahında mutsuzluklar varsa, bunları da hatırlatmak o şarkıyı etkisiz kılmaz mı?