Yöneticiler iş hayatında da siyasette de sürekli kararlar alırlar.
Ancak çok temel bir yönetim kuramı da vardır.
- Eğer bir konuda karar almak gerekli değilse, o konuda karar almamak daha doğrudur.
Yönetici kendini kanıtlamak için hiç gereği olmayan bir kararı aldığı takdirde, ortaya çözümleri zor ve kararsızlıklarla dolu bir durum çıkabilir.
CHP'nin Ergenekon sanığı iki tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmemelerini protesto için TBMM çalışmalarını boykot kararı alması, bu duruma örnek gösterilebilecek nitelikte.
Buna karşı bir milletvekili tutuklu bulunan MHP'nin boykot kararı almaması ise, bu parti yönetiminin daha akılcı ve tutarlı olduğunu kanıtlıyor.
CHP yöneticilerinin boykot eylemleri sonunda ortaya çıkan durumların, ne kadar çok yeni ve zor kararlar gerektirdiğini görmemek mümkün değil.
Birincisi CHP milletvekillerinin yemin etmemeleri, TBMM'nin sayısal gerçekleri açısından, yasama ve yürütme sürecini durdurmuyor.
Varlıkları ne değiştiriyor?
Neticede hükümeti yeniden kurma görevi alan Başbakan Erdoğan kabinesinin listesini oluşturacak... Hükümet programı TBMM'de okunacak, oylanacak ve belli ki güvenoyu alıp çalışmaya başlayacak.
TBMM Başkanı'nın ve Başkanlık Divanı'nın seçiminin yapılabilmesi için de sayısal bir engel yok. Komisyonlar da CHP'liler olmadan oluşturulabilir.
Yemin etmedikleri için TBMM çalışmalarına katılamayan CHP'li milletvekillerinin yoklukları, sayısal açıdan varlıkları kadar etkili.
Tabii ki seçilmiş tüm milletvekillerinin partileri ile TBMM çalışmalarında var olmaları, çok partili demokrasinin en azından "Zarafet"i açısından gereklidir.
Ama "Yargıya kızıp yasamayı boykot etmek" gibi gereksiz, anlamsız ve alınmaması alınmasından daha doğru olan bir kararın ortaya çıkardığı tablo da, böyledir neticede.
Seçim sonuçları da bu boykotla değişmemiştir.
Ergenekon partisi oldular
Ama CHP seçimden önce bu kadar çok vurgulanmayan şekilde Ergenekon Davası'na bağımlı bir kimliğe girmiştir.
Şimdi CHP yöneticilerinin önünde, aldıkları gereksiz karar sonucunda ortaya çıkan durumlara ilişkin, alınmaları gerekli olan zor kararlar var.
Mesela yargı direnir ve Haberal ile Balbay'ın salıverilmeleri süreci ertelenirse, CHP boykottan vazgeçtiğini nasıl anlatacaktır kendi tabanına?
Ya da bu anlamsız boykot sürdürülürse, TBMM çalışmalarına katılan tek CHP'li milletvekili Oktay Ekşi mi olacaktır?
Bunca mitingle, gürültüyle seçim kampanyası sürdürüp seçilen CHP'liler, TBMM çalışmalarına katılmamalarını ve çalışmadan milletvekili maaşı almalarını seçmenlerine nasıl anlatacaklardır?
Recep Bey'in dişleri
Bir Temel fıkrası vardır...
Temel bankanın veznesine gitmiş, cebinden çıkardığı tabancanın namlusunu kendi başına dayamış... Veznedara "Kasadaki bütün parayı vermezsen rehineyi öldüreceğim" demiş.
Sonuçta CHP kendi boykotunun rehinesi konumunda değil mi şu anda?
Kılıçdaroğlu'nun bu durumdan kurtulmak için "Recep Bey bir şeyler yapmalı" demekten başka çaresi de pek yok.
Olsa olsa daha sertleşir ve kampanyadaki üslubunu tekrarlayıp, "Bu sorunu çözmezse ve beni boykot belasından kurtarmazsa Recep Bey'in dişlerini sökerim" falan der.