Eğer bir parti iktidar olduğunda seçmen kitlelerine hizmet götürebiliyorsa, ertesi seçimden de o parti iktidar olarak çıkıyor.
Bir dar seçkinler kesimi içindeki sosyopolitik yorum farkları, seçim sonucunu değiştirecek kadar etkili olmuyor.
Bu seçimde de böyle olmadı mı sonuçta?
Rakip iki partinin oy oranlarının toplamı, AK Parti'nin oy oranına yetişemiyor.
Artık laf ebeliğine bir ara verme zamanı geldi.
Anketleri seçim sonucu gibi yorumlamak için vakit biraz geçti.
Kazanan belli.
Kazanamayanlar da belli.
Daha az oy alıp da "Biz kazandık" demek insanı sadece gülünç duruma düşürür neticede.
Eskiden hayat rahattı
Aslında eskiden hayat daha rahattı.
1960'lı ve 70'li yıllarda gazetede seçim öncesi anketlerini siyasal bilim kökenli bir grup akademisyene yaptırırdık.
Her ankette de CHP açık ara farkla seçimin favorisi çıkardı.
Seçim yapılınca da tam tersi bir sonuçla karşılaşırdık.
Ama hiç olmazsa seçime kadar sanal iktidar CHP'nin olurdu.
Herhalde kendi aralarındaki siyasi eğilimi yansıtırlardı bizlere.
Bir karikatürde görmüştüm.
Radyoda hava durumunu yorumlayan sunucu, pencereden dışarı bakıyor ve "Hava bugün yağmurlu olacak" diyordu.
Şimdi kimse veya hiçbir araştırma grubu böyle yapamıyor.
Az farklı yanılmalar
Anket sorularını yöneltecekleri birkaç bin kişinin farklı kesimlerden olmasına özen gösteriyorlar.
Sonuçta anketler de yüzde 2-10 arası sapmalarla sonuçları tahmin edebiliyor.
Kimse gerçekten iktidar adayı olan partinin seçimi kaybedeceği öngörüsünde bulunamıyor.
Sadece gazete köşe yazarları "Ben şu partiye oy vereceğim" içerikli yazılar yazarak, eski güzel günlerin gözlemleri değil duyguları yansıtan ortamını okurlarına sunuyorlar.
Bu durum da İngiliz siyasi gelenekleriyle Türk toplumunun davranışları arasındaki farkı yansıtmakta.
1960'ların başında İngiltere'de Stroud kasabasında bir ağır sanayi fabrikasında işçi olarak çalışmıştım.
İlk elde öğrendiğim bir İngiliz geleneği vardı.
Buna göre bir İngiliz diğer İngiliz'e iki konuda soru soramazdı.
- Seçimde hangi partiye oy verdin, diyemezdi...
- Aylığın kaç sterlin, diye de soramazdı.
Sınıflar ve tercihler
Fabrikadaki işçi arkadaşlarımın okudukları gazetelere bakarak hangi partiye oy verdiklerini bilirdim ama bu soruyu sorunca da "Bu sorulmaz" cevabını alırdım.
Daha sonraları insanların siyasi eğilimlerinin okudukları gazetelere bakılarak anlaşılamayacağını da öğrendim.
Aynı işçi sınıfı okudukları gazetelerini değiştirmeden Muhafazakâr Parti'yi de İşçi Partisi'ni de defalarca iktidar yaptı.
Şimdi Türkiye seçmeni de böyle değil mi?
Bir seçimde birinci yaptığı partiyi ertesi seçimde baraj altında bırakabiliyor.
AK Parti büyük oy farkıyla üçüncü dönemde de iktidarda.
Gerisi laftır.