Sızıntı belgeler yüzünden şimdi bütün dünya Amerikan diplomatlarını dedikoducular topluluğu olarak görüyor.
Amerikan diplomatlarını diğer dünyalı diplomatlardan farklı göstermeye çalışanlar da var. Bunlara göre mesela Avrupalı diplomatlar dedikoduları başkentlerine kriptolamazmış...
Avrupalı diplomatlar ancak siyasi ve diplomatik önem taşıyan bilgileri merkezlerine iletirlermiş.
Ayrıca öyle zırt pırt kaleme sarılıp ülkelerinin dışişlerini çöpe boğmazlarmış.
Birincisi ne her Amerikan diplomatı birbirinin aynıdır, ne de Avrupalı diplomatlar dedikodudan uzak durabilirler.
Mesela ABD'nin 3'üncü Başkanı Thomas Jefferson'un (1743-1826) dönemin Dışişleri Bakanı James Madison'a yazdığı not, diplomasi tarihinin unutulmaz metinleri arasındadır.
Kendisinden sonra Başkan olacak Madison'a yazdığı notta, şu uyarıyı seslendirmiş Jefferson:
- İspanya'daki elçimizden iki yıldır bir haber alamadık. Bu yıl da bir haber alamazsak, benim ona bir mektup yazmam gerekecek.
Bu metin İsrail'in eski Dışişleri Bakanı Abba Eban'ın (1905-2002) "Gelecek Yüzyılda Diplomasi" kitabında da var.
Avrupalılar da aynı
Abba Eban "Araplar fırsat kaçırmakta fırsat kaçırmazlar" sözünü Ortadoğu siyasetine yerleştiren bir diplomattı.
Avrupalı diplomatların sadece önemli siyasi ve diplomatik bilgileri başkentlerine ilettikleri iddiasına gelince...
"Tarih ve Toplum" dergisinin Ağustos 1986'daki 32'nci sayısında, artık gizliliği kalmayan bir Avusturya diplomatik belgesi yayınlanmıştı. İpek Çalışlar bunu "Latife"de kullandı daha sonra.
20 Ağustos 1925'te Türkiye'deki Avusturya elçiliğinden Dışişleri Bakanı Dr. Heinrich Mataja'ya gönderilen Avusturya maslahatgüzarının raporuna göre Mustafa Kemal, bir yemekte Latife Hanım'ın yorgunluğunu öne sürüp piyano çalma önerisini reddetmesi üzerine piyanoya geçen virtüözü "kışkırtıcı bir tarzda" alnından öpmüştü. Bunun üzerine kopan karı koca kavgasına Avusturyalı diplomat diğer konuklarla birlikte tanık olmuştu.
Avusturyalı (yani Avrupalı) diplomat, ancak dedikodu dergilerinde yer alabilecek ayrıntılarla dolu kriptosunda, Atatürk'ün Latife Hanım'dan ayrılmasını da uzun uzun tahlil etmişti.
Bol dedikodu
Bu kriptodan bazı alıntılar yapalım: "... evlilik ilişkisinin ahenksizlik ve geçimsizlik nedeniyle yürümediği söylentileri dolaşıyordu; hatta, gene oldukça ihtiyatlı bir biçimde bu evliliğin kısa zamanda sona ereceğinden söz ediliyordu...
Nihayet vuku bulan boşanmanın da, yalnızca resmi bir tebliğle duyurularak, Türk kesiminde yayımlanan hiçbir gazetenin bu tebliğe tek bir hece eklemeye cesaret edememesi, bu konuda kamuoyunun ağzının ne denli sıkıca bağlandığını işaret ediyor. Türkiye'nin iç siyasi gelişmeleri bakımından gayet anlamlı olan bu olay, hiçbir yorum yapılmadan sineye çekildi."
Dönemin Avusturya Dışişleri Bakanı Dr.
Mataja Türkiye'den gelen bu bilgileri ülkesinin dış siyasetine nasıl yansıttı bilemiyorum.
Maslahatgüzar'ın kriptosu şöyle devam ediyor:
Alaycı ve bilgili
"Latife Hanım zengin bir ebeveynin evladı olarak, örnek bir eğitim görme fırsatı bulmuştur. Dünyanın bütün önemli kültür dillerini konuşup yazabilmekte, Avrupa'yı bizzat kendi görgüsüyle tanımaktadır; bunların ötesinde, gerçekten son derece zeki, akıllı ve güzel bir kadındır. Kendisiyle tanışma fırsatı bulan bütün Avrupalılar, bilgililiğini övmektedirler. Elbette kişiliği, bu iyi niteliklerin büyük bölümüyle paralellik arz eden birtakım eğilimlerle bütünlenmektedir: Egemenlik isteği, kendisine antipatik gelen kişilere karşı haksızca tavırlar alması ve alaycılığı, kuşkusuz, kocasıyla ve kocasının yakın çevresiyle olan ilişkileri açısından tehlikeli özelliklerdi. Şu da var ki, haklı olarak, Gazi'ye kötü etkide bulunabileceğini sezinlediği insanlara karşı çıkışları nedensiz değildi."
Ya sabır ya selamet
Demek istediğim şu.
Wiki-sızıntılarında kendilerini ve özel yaşamlarına ilişkin dedikoduları gören siyasetçilerimiz "Başıma gelen bu bela nedendir" diye yeise kapılıp, hemen öfkelenmemeliler.
Görüldüğü gibi diplomatik dedikoduculuk çemberine Atatürk'ü bile sokmuşlar Avrupalı diplomatlar.
Kim bilir kim "Savaşı başlatmak için diplomatlar, savaşı bitirmek için de askerler gerekir" demiş.
Özetle diplomatik kriptolar ürür, dünya yürür.
Tek fark var dünle bugün arasında.
İnternet icat oldu, diplomatlar bozuldu...