Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Nice oylamasız referandumlar yaşamadık mı?

Edebiyat öğretmeni lise son sınıftaki en iyi öğrencisi Orhan'ı dersten sonra sınıfta alıkoyar.
Üzerinde bir cümle yazılı olan kâğıdı uzatır ona ve konuşur:
-Orhan evladım... Bugüne kadar bir roman yazmayı hayal ettim hep, ama buna vaktim olmadı. Dün akşam oturdum ve bu romanın sonunu yazdım. Bunu sana veriyorum. Senden istediğim bu sonun başını doldurmandır. Sana güveniyorum. Al bu sonu ve romanın başını sen yaz.
Orhan kâğıdı alır.
Kağıtta "Ve Rıza Bey hayatta istediği her şeye sahip olmuştu" yazmaktadır.
Orhan ne yaptı bilmiyorum.
Ayrıca bir insanın yaşamını konu alan romanın sonunu mu yoksa başını mı yazmak daha kolaydır, onu da bilemiyorum.
Toplumsal yaşamın ise başı da sonu da olmadığı için tarihçilerin işi kolaydır.

Oylamasız referandumlar

Tarihteki bir zaman kesiti alınır ve bu yazılır.
Daha sonra olacakları ise, daha sonra gelen tarihçiler yazarlar.
Şu anda içinde bulunduğumuz Anayasa Referandumu süreci de böyle bir zaman kesitinde yer almakta.
Ayın 13'ünde nasıl bir sonuçla karşılaşacağız ve bunun yansımaları neler olacak, henüz bilmiyoruz.
Buna karşı geçmişte yaşanılan referandumlardaki oylamaların hangi sonuçları doğurduğunu biliyoruz.
Örneğin son Cumhurbaşkanımızın seçimi bile bir referandum sonunda mümkün olmadı mı?
Bir de oylamasız referandumlarımız var.
Köklü değişimler getiren ve derin milletin oylamasız "Evet" dediği sanal referandumlar yaşamadık mı?
Çok partili demokrasiye "Evet" mi yoksa "Hayır" mı diye halk oyuna sorulmadı mesela.
Şimdi demokrasi ezelden ebede seçtiğimiz bir hayat tarzı gibi değil mi?

Turizm bayramları

Hâlâ kimimiz "Ramazan Bayramı" kimimiz de "Şeker Bayramı" diyoruz...
Ama adı ne olursa olsun bu "Bayram"ın aynı zamanda bir "Turizm Bayramı"ına dönüşmesine de toplum olarak karar vermedik mi?
Yollar, oteller, konvertibilite, otomotiv endüstrisinin gelişmesi, hava ulaşımındaki atılımlar, orta sınıfın oluşması ve benzer gelişmeler "Eski bayramlar"a benzemeyen yeni bayramları getirdi...
Ve bu değişimi de oy birliği ile kabullendik.
Bunun gibi yok sayılan "Kürt Realitesi" nin kabul edilmesi için bir referandum yapıldığını hatırlıyor musunuz?
Hemingway "Cesaret tehlikenin üzerine gitmek değil, tehlike karşısında zarif davranabilmektir" der.

12 Eylül'e doğru
Şimdi önümüzde oylamalı bir referandum var.
Türk toplumu değişimin kaçınılmaz hale geldiği noktalarda hep zarif davranmıştır.
Örneğin 1982 Anayasası'na verilen yüzde 90 oranındaki evet oyu ile, 12 Eylül rejimi fiilen sona erdirilmiş ve sivil demokrasiye geçilmiştir.
O günden bugüne o Anayasa TBMM'de 17 defa değiştirildi.
Bu son referandumda evetler daha fazla çıkarsa, Anayasa'daki 12 Eylül rejiminin hukuki son kalıntıları da buharlaşacak.
Askeri demokrasinin ve vesayetçi rejimin izleri daha da silinecek.
Keşke bunu değişikliği de TBMM'de yapabilseydik ve bu anlamsız kamplaşma olmasaydı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA