Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

CHP'de "Eski hamam yeni tas" durumu mu var?

Acaba bazılarımız neden Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan olması ile CHP'nin yapı ve konum değiştireceği gibi yanılgılı bir beklenti içine girdi?
CHP gibi köklü ve yerleşik bir siyasi partinin, bir ayıplı kasetle eski genel başkanını bir gecede tasfiye edip, bambaşka söylemlerle hayatına yeniden başlaması mümkün değildir.
Bundan önce bu partinin yaşadığı değişim sürecinin hedefine ulaşması yıllar sürmüştü.
CHP'nin "Gerçekten" sola kayması, gerek yurt gerekse dünya konjonktürünün gereğiydi.
Ayrıca Bülent Ecevit'in şahsında simgelenen "Ortanın- solu" hareketinin başlangıcında Ecevit eşitler arasında birinci konumundaydı.
Bu bir kadro hareketiydi.
Olayı 12 Mart darbesi hızlandırdı.
Ortanın solu kadrosunun darbeye karşı çıkışı, sonucunda seçim zaferi de getirdi.
İlk kez CHP devlete değil de halka yakın bir parti görünümü verdi.
İlk kez CHP bir seçimde DP'nin devamı olan AP karşısında seçim kazandı.
CHP'de bugün yaşanan değişimin buna benzer nitelikleri yok.
Halkı tekrar ikinci plana itip kökten devletçiliğe geri dönen bir parti şimdi CHP.
Yurt ve dünya gündeminin hiçbir sıcak maddesine ilişkin, farklı siyaset üretilmiyor bu partide.

Değişim başkasının malı
"Değişim"
muhafazakâr-demokrat AK Parti'nin tekeline bırakılmış durumda.
Şu anda Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun selefi Deniz Baykal'dan farkı sadece "yeni" olması.
Buna karşı partinin yönetimi eski isimlerden oluşuyor.
Bir sosyal demokrat partide Genel Başkan değiştirilip Genel Sekreter yerinde kalırsa, o parti değişmiş sayılamaz.
Bir partinin yeni genel başkanı eski genel başkanın ve herhalde genel sekreterin görüşlerini daha az heyecanla ve daha düşük bir hitabetle seslendirdiği zaman, o partide ne değişmiş olabilir ki?
Anayasa değişikliğinin iptali için açtıkları davayı Anayasa Mahkemesi'nden geri çekselerdi, bu değişimin ciddi işareti sayılabilirdi. "Kürt realitesi"ni bir ekonomik kalkınmamışlık olayı olmaktan öteye yorumlayıp, kalıcı bir siyasi çözüme ilişkin politikalar üretebilselerdi, bu da değişime işaret olurdu.

Eski hamam eski tas

Kılıçdaroğlu, hiç olmazsa Dersim tartışmaları sırasında Baykal'dan uyarı almasına sebep olan sözlerini tekrarlasaydı bu bile ciddi bir değişim algılaması yaratabilirdi toplumda.
Veya Avrupa Birliği'nde Türkiye'ye karşı haksızlık yapıldığını söyler ve ondan sonra iktidarı demokratik reformları hızlandırması ve Kıbrıs'a çözüm üretmesi için uyarabilirdi Kılıçdaroğlu.
Açılımların ve değişimin bayrağını AK Parti'nin elinden almak gibi bir strateji izleyebilirdi.
Oysa bugüne kadar yeni CHP yönetiminden kamuoyuna yansıyan tek tartışma konusu, partinin İstanbul örgütüne kimin egemen olacağı üzerinde gelişti.
Yüzde 20'ler dolayındaki donmuş oy oranını kaybetmemeye dönük ama yeni seçmen kitlelerini kazanmayı amaçlamayan bir siyaset sahnelenmekte "Yeni" CHP'de.
Eğer konu "Gençleşmek" ise, Kılıçdaroğlu Baykal'dan 10 yaş genç olsa da Tayyip Erdoğan'dan 7 yaş daha yaşlı değil mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA