Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Yalan rüzgârı katkılı değişim rüzgârı esintileri

Değişim rüzgârının (Veya ayıplı kasetin) sadece CHP'de Deniz Baykal'ı devirdiğini sanmayalım.
Şu anda İngiltere'de son 200 yılın en genç başbakanı Muhafazakâr Partili David Cameron'un (43 yaşında) Liberal Demokratlarla koalisyon kurması, bu ülke için "Değişim"in ta kendisidir.
Çünkü eşcinsellere bakış açısından bölgesel ve etnik ayrılıkçılara yaklaşımlara kadar uzanan tüm alanlarda, Muhafazakârlarla Liberaller taban tabana zıt tutumlara sahipler.
Bu değişim tabii ki Cameron'un göreceli gençliğinden kaynaklanmıyor.
Neticede 1812'de 42 yaşındayken Başbakan olan Lord Liverpool da, 1783'te 24 yaşında Başbakan olan Lord Pitt de "Değişim" i temsil etmiyorlardı.
Aslında içimize bu kadar dönmüşken ve "Değişim Rüzgârı" ile "Yalan Rüzgârı"nın birlikte oluşturdukları garip havayı teneffüs ederken, İngiltere'de olup bitenlerin, Kuzey ve Güney Kore arasında esen savaş rüzgârlarının veya Avrupa ekonomilerini eşitlemesi beklenirken bir krizler zincirinin ana öğesi haline dönüşen euro'nun durumunun, Türk gazete okurlarının ilgisini çekmesi pek zordur. "

Aporia" ne demekmiş?

Peki bizleri ne gibi konular ilgilendiriyor?
Örneğin Kılıçdaroğlu'nun genel başkan seçildiği CHP "Bir sol parti midir yoksa muhafazakâr bir parti midir" sorusuna cevap arasak, herhalde bu daha çok ilgi çeker.
Bu soruya cevap ararken içine düşülmesi muhtemel beyinsel kargaşanın ne olabileceğini Herkül Millas'ın Zaman'daki yorumunda buldum.
Bu duruma "Aporia" deniliyormuş.
Millas şöyle anlatmış "Aporia" kavramını:
- "Aporia çok eski bir kelime ama çağdaş felsefi bir terim olarak kullanılması yenidir. Farklı ama akraba anlamları var: şaşkınlık, kuşku, çelişkili varsayımların açmazı, mantığın tıkanması, anlamsızlık, anlayamamanın sıkıntısı gibi. Postmodern anlayışı temsil eden düşünürler, örneğin Derrida, bu duyguyu, araştırmanın başlangıcı sayar. Bu duygu olmazsa merak da olmaz."
Herkül Millas Yunanistan gibi Türkiye'deki olayların bilançosunu çıkardıktan sonra zihninde oluşan aporia'yı, mesela "Kaset" konusuna getirip şöyle anlatıyor:

Şantaja açık olmak
- "Kapı komşumun seks hayatı tabii ki beni ilgilendirmez. Ama hayatımı ona teslim ettiğim, kararları beni doğrudan etkileyecek adamın özel hayatı farklıdır. Bu nasıl görülmez, nasıl hâlâ bambaşka bir alanda tartışırız? İşte aporia! Başbakan, bakan, milletvekili gibi görevler üstleniş olanların saklamak ihtiyacını duydukları halleri olmamalı. Yumuşak karınları, Aşil topukları olmamalı. Varsa, şantaja açıktırlar demektir. Bu durumda artık özgür de değiller demektir."
Yeniden "CHP nasıl bir partidir" sorusunu cevaplamaya dönersek, belki "Liberallerin bu yelpazedeki yeri ne" benzeri bir diğer soru da çıkabilir karşımıza.
Bu sorunun cevabını da Murat Belge'nin "Taraf"taki yazısında buldum.
Liberallerin yerini, onlara kimlerin saldırdığına bakarak karar vermenin mümkün olacağını öğretti Murat Belge bana.

Anti liberal faşizm
Şöyle yazmış:
- "Türkiye'nin birinci kararlı 'anti-liberal' kuşağı böyle olmayı önce Mussolini'den (biraz da, sonradan, Hitler'den) öğrenmişti. Şimdiki 'ulusalcılar' da onlardan (Mahmut Esat, Yunus Nadi, Recep Peker, İncedayı, Şükrü Kaya vb.) öğreniyor.
- İki dünya savaşı arasındaki dönemde siyasî ve ekonomik liberalizme şiddetle düşman olmak çok modaydı. Bunu hazırlayan bir çizgi sosyalizm, özellikle de onun Marksist koluydu. Çünkü bir öğreti olarak 'liberalizm' 'toplumsal'a karşı 'bireysel'i öne çıkarır, kapitalizmin ideolojisini (ve tabii savunmasını) yapar vb.
- Tarihî seyri çerçevesinde baktığımızda, bütün bunların da kaynağı son analizde "Batı"dır ama moda orada aşınır ve yavaş yavaş sahneden çekilirken burada bu anlayış kalıcı olmuş ve son zamanlarda iyiden iyiye dirilmiş, diriltilmiştir. Çoğu sosyalist için bugünün temel sorunu liberalizmle mücadele olmaktan çıktı. Faşizm ise tabii hâlâ var, ama o yıllardaki gücüne ve etkisine sahip değil. Oysa Türkiye'de bunlar böyle bir dönüşüm geçirmeksizin varlar ve liberalizmle dövüşmekten özel bir enerji kazanıyorlar.
Ne dersiniz?
CHP sosyal demokrasiye mi, ulusalcılığa mı (Nasyonal sosyalizm) daha yakın olabilir?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA