Siyasetin insafsız gerçeği bu kez de Deniz Baykal'ı çarptı. En azından Kurultay gününe kadar Baykal'ın siyasi rakibi artık Tayyip Erdoğan değildir.
Eğer Kemal Kılıçdaroğlu kazanır ve CHP Genel Başkanı olursa, Baykal siyasetten resen emekli edilecektir.
Kılıçdaroğlu'nun adaylığını Baykal desteklese de bu böyle olacaktır.
Başka bir deyişle Baykal'ın "Eski Genel Başkan" kimliği kalıcı olacaktır.
Tabii bütün bu durumların kesinliğe kavuşması için önce bugün CHP İl Başkanları toplantısından çıkacak sonucu, sonra da 22 Mayıs'taki Kurultay günü delegelerin ne diyeceklerini beklememiz gerekiyor. "Ayıplı kaset" olayı patlatıldıktan sonra Baykal istifa etmek yerine "Benim özel yaşamım sadece beni ve ailemi ilgilendirir" deseydi...
Gülen cemaatine göz kırparken kasetin sorumluluğunu iktidara yüklemek gibi anlaşılması zor bir yaklaşım sergilemeseydi...
Hem istifa edip hem de "Nasıl olsa döneceğim" izlenimli bir görünüm vermeseydi...
Bütün bunlar olmasaydı Kemal Kılıçdaroğlu da herhalde Baykal'a karşı bayrak açamazdı...
Ne değişti ki?
"Seçmeni ve örgütüyle partimizin ve medyanın gösterdiği büyük destekten güç alarak" diyerek Genel Başkan adaylığını açıklayamazdı Kılıçdaroğlu.
Düşünün ki Deniz Baykal'ın istifasını açıklamasından bu yana geçen bir hafta içinde Kılıçdaroğlu iki kez aday olmayacağını söylemişti.
"Bugün düne göre ne değişti ki Kılıçdaroğlu bu kez adaylığını açıkladı" sorusunun cevabı, herhalde Deniz Baykal'ın izlediği yoldaki hatalardan çıkartılabilir.
"Kamuoyu CHP'de gençleşme istiyor... Kılıçdaroğlu da bunu sonunda anladı" diyerek olayı anlamaya çalışırsak, yanılabiliriz.
Neticede Kılıçdaroğlu da 62 yaşındaki bir siyasetçi.
Hüsamettin Cindoruk'tan da, Deniz Baykal'dan da genç olabilir.
Ama unutmayalım ki Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu'ndan altı yaş daha genç.
Veya Bülent Ecevit "Ortanın Solu" projesi ile CHP'ye Genel Başkan olup İsmet İnönü'yü 1972'de devirdiği zaman 47 Yaşındaydı.
Yani olayın özü "Gençleşme" değil.
Bu açıdan Kılıçdaroğlu "Değişimi simgeliyor mu" sorusuna cevap aramak gerekebilir.
Değişim mümkün mü?
Örneğin çeşitli "Açılımlar"a karşı, Kılıçdaroğlu'nun lideri olacağı bir CHP'nin tutumu farklı olabilir.
Her konuya "Hayır" diyerek karşı çıkmak yerine bu açılımlardan bazıları AK Parti'nin elinden alınıp, "Bunları ancak CHP gerçekleştirebilir" denilebilir.
Kıbrıs'ta çözüm için ve AB'ye tam üyelik için atılması gereken ama AK Parti iktidarının yeniçeri adımı ile bir ileri iki geri üzerlerinde yürüdüğü konulara, CHP cesaretli çözümlerle sahip çıkabilir.
Ama bütün bunlar yapılırsa, bu defa da kökten CHP'liler "Eyvah, partimiz liberalleşiyor mu" diye kazan kaldırmazlar mı?
Tabii en önemlisi de ya Deniz Baykal "Örgüt beni istiyor" diyerek Kurultay'da Kılıçdaroğlu'nun karşısına aday olarak çıkarsa meselesi var...
Yani Baykal bir "Kaset komplosu" ile siyaseten kolayca yok edilebilecek bir figür müdür?
Veya Baykal'ın kankası Önder Sav bile böyle mi düşünmektedir?
Ya da Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe'deki konumu, Deniz Baykal'ın CHP'deki konumundan daha mı sağlamdır?