Sabah'ın dünkü manşetini okurken herhalde fazla şaşırmamışsınızdır. Buna göre Sümela Manastırı'nda 16 yıl süren restorasyon çalışmalarında projeye uyulmadığı ve iki kütüphane ile öğrenci odalarının bulunduğu yapılara 'fazladan' birer kat çıkıldığı saptanmış.
Skandalı ortaya çıkaran Bilim Kurulu kaçak katların hemen yıkılmasına karar verirken, eski projenin sahibi Yüksek Mimar Nüvit Bayar tarafından yeni bir proje hazırlanarak Kültür ve Turizm Bakanlığı'na gönderilmiş.
"Tarihe kaçak kat" başlığı ile verdiğimiz bu haberin içeriği, aslında sade tarihe değil, demokrasiye, hukuka, sosyo-politik gerçeklere ve hemen her şeye kaçak kat çıkılmasına alışık olan bir toplumun fertlerini neden şaşırtsın ki?
Hatırlayın...
Aynı Anayasa hukukuna göre Turgut Özal 284 oyla, Süleyman Demirel 254 oyla, Ahmet Necdet Sezer üstelik TBMM dışından 211 oyla Cumhurbaşkanı seçildiler.
Ama Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçilmek için 361 oy alınca Anayasa hukukuna kaçak kat çıkılıp "Seçilmek için 367 oy şart" diye bir karar alınmadı mı?
Kanun önünde eşitlik
Veya "Kanun önünde herkes eşittir" ilkesinin üzerine kaçak kat çıkılıp, Varlık Vergisi sadece azınlıklara uygulanmadı mı?
Ya da CHP "Alevilik"i her çeşit siyasi manevranın ve istismarın konusu olarak kullanırken buna seyirci kalınıp, sonra da AK Parti'ye başörtüsü vesile edilerek kapatma davası açılması, hukuk ve adalet duygusunun üzerine kaçak kat çıkılması değil midir?
Günlükleri ve temasları Ergenekon diye bilinen ve cunta oluşumlarını yargı önüne taşıyan davanın iddianamesine dayanak olan asker kişiler serbestçe dolaşırken, bu olaya karıştıkları iddia edilen sivillerin tutuklanmaları adalet kavramının kaçak katları değil midir?
Her vesile ile cümlelerine "Birlik" ya da "Bütünlük" kavramlarını kullanarak başlayan kişilerin bu ülke halkının bir bölümünü "Kürt kökenli vatandaşlarımız" diye nitelerken, neden aynı şekilde "Türk kökenli vatandaşlarımız" diye benzer bir değerlendirme yapmadıklarını sorgulamamak, insan düşüncesine kaçak kat çıkmak değil midir?
İddia ve savunma
Hukukun ve adaletin gözünde "İddia makamı" ile "Savunma makamı" yargı önünde birbirlerine eşit konumda olmak gerekirken ve yargı makamını "Yargıç" temsil ederken, bu ülkede "Yargıçlar ve Savcılar"ın aynı dernek çatısı altında birliktelikleri, evrensel hukukun temel ilkeleri üzerine kaçak kat çıkmak değil midir? "Yargı bağımsız olmalı" diye feryat edenlerin ağızlarına
"Yargı tarafsız da olmalı" söylemini hiç almamaları da akla çıkılan kaçak kat değil midir?
"Basın özgürlüğü elden gidiyor" diye her fırsatta endişe seslendirenlerin yakın geçmişlerindeki kartelleşmeleri, Genelkurmay brifinglerinde belirlenen ortak manşetlerini ve bu dönemdeki sivillik dışı girişimlere verdikleri destekleri de hiç hatırlamamaları, medyatik gerçeklere çıkılan kaçak katlardır.
Evet...
Sümela Manastırı'na kaçak kat çıkılmasına neden şaşıralım ki?
İlk defa bir Türk Nobel aldığı zaman ona bu ülkeyi yaşanılmaz kılan yayınları yapanlar, düşünce hayatımıza kaçak kat çıkmıyorlar mıydı?