Bütün sorulara verilebilecek mutlaka birer cevap da vardır.
Ayrıca bütün sorunlara karşı üretilen birer çözüm de kesinlikle vardır.
Ama bu cevapların tümü ne kadar doğrudur bilinmez.
Sorunları çözmek için üretilen çözümlerin daha büyük sorunlar üretmeyeceklerini de kimse garanti edemez.
Bu gibi durumlara örnekler verebiliriz...
Örneğin "Sokaktaki adam"a bakarsanız, tek başına iktidar olan bir siyasi parti Türkiye'de ne isterse yapabilir.
Gelelim pratiğe...
AK Parti iktidar olurken tabanına iki ana konuda çözüm üretmeyi vaat etmişti.
- Başı örtülü genç kızlar üniversitelere girebileceklerdi.
- Meslek liselerinin ve İmam Hatipler'in mezunları, üniversiteye giriş sınavlarına diğer lise mezunları ile eşit şartlarda katılacaklardı. İktidardaki 7 yılın sonunda bu iki konu dışındaki hemen her konuya kendince çözüm üretti AK Parti iktidarı.
Neye niyet neye kısmet
Hızlı trenden AB üyeliğine, Ermenistan'la sınırı açmaktan Kürt sorununa açılım getirmeye kadar uzanan alanlarda, iktidarın icraatı var.
Ama başı örtülüler ve İmam Hatipliler hâlâ beklemedeler.
Acaba bunun nedeni "Hukuk Devleti" mi yoksa "Devlet Hukuku" mu?
Bir bayram günü daha aynı gök kubbe altında kendisiyle aynı mesleği icra etmekten sonsuz mutluluk duyduğum sevgili Çetin Altan, "Politikacıların başa çıkabileceklerini sandıkları konular" listesinde şu üç maddeyi sıralamıştı dün:
1- I. Dünya Savaşı'na katılma...
2- Köylülükten söz etme yasaklanınca ve şapka giyince çağdaş olunacağına inanma...
3- Sabahtan akşama kadar kendi kendine övünme v.s...
Bu tür listeleri dünyaya çocukça bakanların yaklaşımlarından da üretebilirsiniz.
Mesela ilkokulda bir öğretmen öğrencisine "Rüzgâr nasıl oluyor" diye sorduğunda "Dünya döndüğü için rüzgâr oluyor" cevabını hiç almamış mıdır?
Altı yaşındaki torunum Faruk'la sohbet ederken "Bu interneti bulan adam bunu nasıl buldu" diye sordu bana dün.
Ben de "Bu adam telefonla bilgisayarı evlendirmeyi düşünerek interneti buldu" diye cevap verdim.
Bereket soruyu derinleştirip "Bunların hangisi karı hangisi koca" diye üstelemedi konuyu.
Gazetelerdeki haberlerde BBC Focus'un listelediği "yıllardır insanların en çok merak ettiği sorular"ı ve bunlara uzmanların verdikleri cevapları görmüşsünüzdür.
Mesela "Üzüm mü, şarap mı daha faydalı" sorusunun cevabı "Şaraptaki sağlığa yararlı madde olan antioksidanların miktarı, üzümden iki kat daha fazla" şeklindeymiş.
Saçma sorular ve cevapları
Ya da "Kusursuz görüş nedir" sorusu yöneltildiğinde buna verilecek doğru cevap şöyleymiş:
- Göz doktorlarında bulunan harfli çizelgenin tamamını 6 metrelik bir uzaklıktan görmek kusursuz görüşün işaretidir.
Bana göre bu listedeki en saçma soru olan "Mikroplara da mikrop bulaşır mı"nın cevabı da sorunun kendisi kadar saçmaydı:
- Evet... Mikroplara da bulaşan daha küçük mikroplar bulunuyor.
Bu cevabı okuyunca lisedeki askerlik hocamızın haylazlık eden öğrencileri "Gözle görünen mikrop" diye azarladığını hatırladım.
Ama yine de mikrop kapmış bir mikrobu gözümde canlandıramadım.
Hani adamın biri eczanedeki kalfaya "Sinek ilacınız var mı" diye sorunca kalfa da ona "Sineğiniz mi hasta" diye sormuş ya...
İşte öyle bir şey.
Acaba gripler de domuz olur mu?
Ya da "Domuz Gribi"ne karşı "Grip Domuzu"nu çıkartabilir miyiz?