Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Ebedi gençler kronik sorunlara çözüm üretebilecek mi?

Bazı olgular farkına varmadan yaşamdan da, gündemden de çıkıveriyorlar.
Hatırlayın "Enflasyon canavarı"nı...
1980'lere gelirken bir yakınım yüksek bir kamu görevinden emekli olmuştu.
Emeklilik tazminatı ile Ankara'da bir apartman katı satın almaya karar vermişti.
Ama çok kararsız bir insandı.
Satın almak için bir kat seçme işini çok uzatınca, tazminatı ile ancak bir buzdolabı alabilmişti.
O yıllarda siyasetçiler iktidar oldukları takdirde enflasyon canavarı ile mücadele edeceklerini söyleyip, oy isterlerdi.
Bir de bugüne bakın.
Son açıklanan enflasyon verilerine göre üretici fiyatları geçen aya göre yüzde 0.65 artmış. Yıllık bazda ise fiyatlar yüzde 0.35 oranında gerilemiş.
Tüketici fiyatları da Nisan'da yüzde 0.02 artmış.
Demek artık enflasyon canavar falan değil olsa olsa uslu bir ev kedisi olabilir.
Sonuçta yıllık bazda enflasyon rakamımız yüzde 6...
Türkiye'de siyasetçiler hiç emekli olmadıkları için, son yarım yüzyıldır hep aktif siyaset içinde bulunanların mesela ekonomideki değişime göre söylemlerini uyarlamaları herhalde pek kolay olmayacaktır.
Şaşırıp kendilerini 70'lerde veya 80'lerde zannedenlerin kalkıp bugün "Enflasyon canavarını ben öldürürüm" demesi bizi şaşırtmamalı.

Eski nükte tazelendi
O dönemlerin sosyoekonomik siyasi nüktelerini bugüne adapte eden siyasetçilerimiz yok mu sanki?
Örneğin CHP Genel Başkanı Baykal, partisinin grup toplantısında Salı günü şöyle konuştu:
- Başbakan TOBB Genel Kurulu'nda konuşurken, işadamlarına dedi ki, "Her biriniz bir kişi çalıştırsa işsizlik yenilir." Böylece işsizliğin sorumluluğunu işverene attı. Ben buradan Sayın Başbakan'ı Nobel Ekonomi Ödülü'ne aday olarak öneriyorum. Bütün dünya işsizlikten kırılıyor. Bunun çaresini ABD, Çin bulamadı, Başbakan buldu. "Bir kişi fazladan çalıştırın olsun bitsin" diyor. Bu iş bu kadar kolaysa hiç durmayalım. Hatta ben diyorum ki, bir kişi değil, iki kişi alsınlar, böylelikle Avrupa'daki işsizliğe de çare olalım.
Baykal'ın "Başbakan Nobel Ekonomi Ödülü'ne aday olmalı" derken, bu nüktenin daha önce Baykal'ın da bakanı olduğu rahmetli Ecevit için üretildiğini hatırladım.
Ancak o zaman Ecevit "Nobel Ekonomi Ödülü"ne değil "Nobel Kimya Ödülü" ne aday gösterilmişti.
Gerekçe olarak da " Türk Lirası'nı pula dönüştürmeyi başardı" denilmişti.
Deniz Baykal istikbal vaat eden genç bir siyasetçi. Yaşadıkları ile bugünün gündemini karıştırması ihtimali fazla değil. Son 40 yıldır söylediklerini kelimeleri değiştirerek söylese bile mesleğini icra etmiş sayabilir kendisini.

Cindoruk ve gençlik
Ama şimdi onu daha genç bir siyasetçinin rekabeti tehdit ediyor.
Hüsamettin Cindoruk, Demokrat Parti Genel Başkanlığı'na aday olduğunu açıklarken "Merkez siyasetinde gençlere ihtiyaç var, bu gençlerden biri de benim" diyerek söze girmiş. Gençlerle beraber yaş farkı olmaksızın başarıya gideceklerini vurgulayan Cindoruk, gençlik dinamizmi ile birikim bir araya gelince o siyasi hareketin başarılı olacağını söylemiş.
"Gençlik", "Dinamizm", "Merkez" gibi kavramları temsil eden Baykal ve Cindoruk gibi siyasetçilerin, birtakım başka konulara da cevaplar bulmaları gerekiyor.
Mesela terör örgütü PKK'nın elebaşı Murat Karayılan kendisi ile konuşan Hasan Cemal "PKK'nın dağdan inmesi" konusunu üsteleyince şu cevabı vermiş:
- PKK silah bıraksın söylemi havaya, yani boşa sıkılmış bir kurşundur. Bıraksın da nereye bıraksın? Nasıl bıraksın? Kime bıraksın? Zemini nedir silah bırakmanın? Silah bıraksın demenin bir anlamı yok. Önce oturalım, konuşalım.
Evet... Genç siyasetçilerin bu sorular dolu cevaba ilişkin çözümleri acaba nelerdir?
Çünkü yaşlı siyasetçi Tayyip Erdoğan'ın bu konuya ilişkin çözümlerin üretilmesini Genelkurmay'a bıraktığı gibi bir izlenim var zihinlerde.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA