Gördünüz işte. Ben bu karşılıklı atışmaların tadı kaçmasın diye kestim olayı. Ama durup dururken "Reha Muhtar Mantığı" bana yine çarptı.
Bu mantığın yapısını biliyorsunuz. Çin'den karayolu ile Türkiye'ye gelmeye kalkan ve yağmurlu bir havada, taşıma kapasitesini aşmış bir yükle TIR sollamaya kalkışan İhsan Kalkavan kaza yapınca, bunun nedenini "Çünkü İhsan Kalkavan araç kullanırken kolunu pencere dışına çıkarmıştı" şeklinde gören bir mantık bu.
Ben evlilik yıldönümünü hatırlamadığım buna karşı darbe tarihlerini hiç unutmadığım için, Türkiye'deki diğer insanlar gibi kendisinin de mutsuz olduğunu yazmıştı dün de.
Şöyle demişti:
- Canan Barlas'la evlilik yıldönümünü, hatırlasan, başta Canan Barlas'ı kızdırmazdın.. Kendi yaşamını, aşkını, sevgini, kişisel tarihini, siyaset kavgasından daha fazla önemsesen, sen ve senin gibi düşünen senin kuşağın daha mutlu olurdu.. Sizin aktardığınız değerlerden nasibini alan ben ve benim kuşağım da daha mutlu bir hayat sürerdi.
Gördünüz mü başıma geleni? Hatırlayacağı bir evlilik yıldönümü bulunmayan Reha Muhtar, mutsuzluğunun nedenini bana yüklüyor. Demek benim aktardığım değerlerden nasibini aldığı için, mesela sevgili Nilüfer'den ayrıldı ve şimdi " Acı var mı acı " diye çırpınarak sağda solda dolaşıyor.
Galiba geçmişte bir kez de evlenip ayrılmış. Hiç olmazsa boşanma tarihini hatırlayıp, sussa ya.. Ama o Reha Muhtar.
Ayrıca benim hatırlamam gereken tarihler de o kadar çoğaldı ki 38 yıllık evliliğimin sonunda. Oğlum Cemil'in, kızım Ela'nın, gelinim Dilnur'un, damadım Metin'in doğum günleri. Onların evlilik yıldönümleri. Torunlarım Faruk ve Cem'in doğum günleri de var şimdi beynimin hafıza hücrelerinde. Tabii kardeşlerim, yeğenlerim de listede. Reha Muhtar mutlu olacaksa bütün darbe tarihlerini bir daha hatırlamamaya hazırım.
Ama o da, hatırlayacağı bir " Mutluluk Tarihi " bulmak zorunda.
Bütün bunları anlaması kolay olmadığı için aşağıda okuyacağınız satırları kolayca döktürür sütununda:
- Darbelerin, kendi hayatımızdaki darbelerden, mutluluklardan, yıldönümlerinden daha önemsiz olduğunu bilseydik, bizim kuşaklarımız bu bilinçte olsaydı zaten bu kadar darbe olmazdı.. O zaman bilirdik ki, ruhsal tatmini sağlayamayan insanlardır, birbirleriyle en şiddetli biçimde kavga eden, savaşan.. Kendi içlerinde yaşattıkları tatminsizlikleri, doyuramadıkları egoları, tatmin etmek için, saldırırlar başka egolara, çatışırlar hatta savaşırlar.. Çatışmalar darbeleri, darbeler yeni çatışmaları arka arkaya besler durur.
Görüldüğü gibi " Reha Muhtar Mantığı "na göre kavgaları ve darbeleri yapanlar evlerinde mutlu olsalardı, Türkiye'de demokrasi ve iç barış da güvence altında olur, kavgalar ve darbeler de gündemde olmazdı.
Bu durumda Türkiye'nin ana sorunu " Evde ve evlilikte mutsuzluk "tur.
Acaba Amerika Kuzey Irak'taki PKK'lılara " Evlilik Danışmanları " gönderse " Bölücü Terör Sorunu " gündemimizden çıkar mıydı? " Reha Muhtar Mantığı "na arz ederim.