Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Eşcinsellik konusu da ilgi alanımızda artık!

Hayat hepimiz ve tüm meslek sahipleri için çok zorlaştı.
Yakın geçmişe kadar karşmıza hiç çıkmayan konular hakkında görüş oluşturmamız ve bunları açıklamamız bekleniyor.
Örneğin siyaset üzerine yorum yaparak ömrünü geçiren bizlerin, eşcinsellik ve eşcinsellerin hakları üzerindeki tutumumuzu açıklamamız da bekleniyor.
Oysa hemen her meselede, ya Lozan gibi temel metinlere, ya da Atatürk'ün tartışmalı bir konuda açıkladığı görüşe bakarak, kendi tutumumuzu açıklamaya alışmış bir toplumun ferdiyiz.
Eşcinsellerin hakları üzerinde ise, ne Lozan'da, ne de Atatürk'ün "Söylev ve Demeçler"inde bir işaret yok.
Sadece Atatürk adına darbe yapıldığı dönemlerde, darbecilerin eşcinsellere hoş bakmadıklarını görerek, kıyas yoluyla bu olgunun doğru olmadığı düşüncesine kapılmıştık.
Hatırlarım, 12 Eylül Rejimi, eşcinsellere karşydı.
O dönemde, Bülent Ersoy'un cinsiyet değiştirmesi bile, Rejim (veya Devlet) tarafından hoş karşlanmamış ve sanatını icra etmesi yasaklanmıştı. Kimse de kalkıp, "Bu insan haklarına aykırı" diye tepki koymamıştı. Çünkü o döneme kadar "Hakkın gasp edilmesi" denilince, Ecevit'in veya Demirel'in siyasi haklarının gasp edilmesinden başka bir şey akla gelmezdi.
Hatta Kürtçe konuşma yasağı bile, "Haklar"la ilgili görülmezdi.
Aynı şekilde bir emirle, Bodrum'da bulunan ve bilinen eşcinsellerin de ilçeden uzaklaştırılmasına başlanmıştı. Bunlar bir tekneyle iskeleden ayrılırken, ünlü bir sanatçının "Bu bir soykırım" diye bağırdığı anlatılırdı.
Ama sadece anekdot olarak anlatılırdı bu.
Oysa, eskiden bireysel olgu kabul edilen her gerçek, yeni dünyada "Alt Kimlik" biçiminde kabul edilip, toplumsal ve kurumsal güvencelere bağlanıyor. Eşcinsellik de bunlardan biri.
Ama bu yeni dünyaya uyum göstermek kolay mı meselesi, ayrı bir konu. Nitekim, AB Komisyonu'nun İtalyan (ve Katolik) üyesi Buttiglione, hem eşcinsel evliliklere, hem de evlilik dışı doğumlara sert tepki koyunca, Avrupa Parlamentosu'nda kıyamet koptu. Yeni Baş Komiser (AB Başbakanı) Barroso, şimdi Komisyon'un güven oyu alamayacağı endişesi içinde.
Ben bütün bunları düşünür ve gelişmeleri okumaya çalışırken, Haber Türk'ten aradılar. Gülgün Feyman yönetiminde, Nazlı Ilıcak'la bu konuyu tartışmamızı önerdiler.
Tartışma öncesinde, halkla yapılmış röportajlar vardı ekranda. Bir hanım, erkeklerin erkeklerle evlenmesine "Bu erkekler, kolaysa çocuk doğursunlar" diye tepki gösteriyordu. Eşcinsellerin medeni haklarında, kadınların da kadınlarla evlenebilmesinin bulunduğu, aklına bile gelmemişti belli ki.
Neyse, tartışmada Nazlı Ilıcak her şeyi kabul edebileceğini ama eşcinsel çiftlerin evlat edinmesine karş çıktığını söyledi. Çünkü çocuğun yetişmesini olumsuz etkilermiş bu.
Sanki birbirleriyle sürekli kavga eden normal çiftlerin cocukları bundan olumlu mu etkileniyor? Bunu tartışacak vaktimiz olmadı.
Anlamadığım şey, herşey sosyal bir olgu olarak kabul edilirken, bazılarının neden hâlâ "Din, Allah'la kul arasında bireysel bir ilişkidir" diye diretmeleri. Herhalde eşcinsellerin medeni hakları kabul edildikten sonra, inançlarından ötürü baş örtülü olan kadınların eğitim haklarının gasp edilmesi de gündeme gelecektir.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA