Bazen bir rüyadan uyanırız da, bizde kalan sevinç duygusuna şaşırırız...
İyice ayılıp gündelik hayatımıza başlayıncaya kadar sürer bu hal.
Sonrası hep gerginlik, hep tedirginliktir.
Biliriz ki, nice sevmeler, sevişmelerde bile... Ve neredeyse bütün eğlencelerde o tatlı ve dünyayla barışık hafifliği, yani sevinç duygusunu tatmamışızdır!
"Tanrı'nın o güzelim kıvılcımı sevinç" sanki sessizce hayatımızdan çıkmış ve rüyalarımıza sığınmış gibidir.
Bazılarımızda ise geçip giden çocuklukla birlikte zaten maziye karışmış, "bugün"den elini ayağını çekmiştir.
***
Hep yazıp durdum...
Sevgimiz bir parça bile sevindirmiyorsa, neye yarar?
Mutsuzları, kırgınları, kederlileri bir yana bırakıyorum.
Bir oyun bahçesinde değiliz nihayetinde!
Ve elbette dünya keyfimize göre şekillenmiyor!
Kimi zaman bir bakarsınız ki, taşınması çok zor bir yüke dönüşüvermiş hayat!
Ama "
mutluyum" diye caka satarak ortalıkta dolaşan, fakat yüzlerinde
haset, rekabet, kibir ve gerginlikten başka hiçbir şeyin izi okunamayanları ne yapmalı!
Bu nasıl bir mutluluktur ki, maddesi yoğun ama ruhu varla yok arası bir durumdur!
Ne hesapsız sevme vardır içinde, ne de gönülden sevinme!
Bu nasıl bir mutluluktur ki, bu kadar yamuktur!
***
Sevmek...
Sevilmek için
küçük rüşvetler vermeye dönünce...
Sevmek...
Görmekten uzaklaşıp sadece
görülmek oluverince...
Sevmek...
Şiddetli ve inatçı bir
sahiplenme arzusuna dönüşünce...
Sevmek...
Sevdiklerimizi bir çember içine alıp dışarıda kalan
her şeye düşman olmak anlamına gelince...
Sevinmek...
Bir parçacık sevinç bile...
İmkânsızlaşıyor, hiç kuşkunuz olmasın!
***
Geçen gün gördüm; Amerikalı bir klinik psikolog "
Gününüze sevinç katmanın elli yolu" diye bir şeyler karalamış.
Çok seviliyor böyle şeyler modern dünyada.
On adım, yirmi basamak, elli yol...
C. Rubinstein adlı psikolog da hemen hepsi "dışarı çık, beş dakika yürü, renkli giysiler dene, güneşin batışını seyret, tv'yi kapat ve yirmi dakika sessizlik içinde otur" türünden acıklı düzeyde
naylon tavsiyelerde bulunmuş.
Hepsi ya bir nesneyi ya da zamanı
tüketmeye dayanıyor.
Oysa içinde "
sevme" olmayan gerçek bir "
sevinme" hali yoktur!
Esas yolu seçmeyeceksen, elli değil, yüz başka yolu denesen ne olur!
Bir yere varamazsın!
Onlar "
kendini eğlendirmek"tir, sevinç başka!