Sosyal demokratlardan Marksistlere hemen bütün Türkiye solunun temel problemi nedir, diye soracak olursanız...
Buna benim cevabım kısa ve öz olarak şudur: Egosantrizm.
Bu durum pratiğe kendi dışında kalan bütün sosyolojik-siyasal gelişmelere karşı hakiki bir meraktan yoksunluk ve seçilmiş bir cehalet olarak yansıyor.
En fenası, sol bilmediğini bilmiyor ve bu gerçeği asla kabullenemiyor.
***
Neden şimdi birdenbire bu konuya daldım?
Öteden beri zeki bakışına ve kalıplara pabuç bırakmayışına değer verdiğim
Ayşe Düzkan'ın "
antikapitalist Müslümanlar" denilen grubun 1 Mayıs'a katılması üzerine Sendika. org'da çıkan "
Din ve Devrim işlerini ayırmak" başlıklı yazısının bende yarattığı hayal kırıklığı yüzünden...
Bir kere, "
Türkiye'de Müslümanların hep devletle özdeşleşmiş olması" ne demek?
Bunu söylemek, Şapka ve Alfabe "devrim"lerinin yol açtığı tepkileri bastırmak için
Kemalist rejimin kurguladığı yanılsamayı hiç sorgulamadan kabullenmektir.
Ayşe Düzkan'a göre "
tarih çarpıtılarak dindarların mağdur olduğu bir Cumhuriyet tarihi yazılıyor"muş!
Haydi, bir CHP'linin bu tezi öne sürmesi anlaşılır diyelim.
Ama bir Marksist, olup bitenlere böyle bakıyorsa, ne
Kemalizmi, ne de "
Türk modernleşmesi"nin toplumda yarattığı derin etkileri kavrayabilir.
Dahası... Böyle bakan biri, bugün
iktidardaki muhafazakârların siyasi, kültürel ve düşünsel temellerini de anlayamaz.
Nitekim birçok solcu analist
AK Parti'yi 1960 ve 70'lerin sağcı "
Türk-İslam sentezcileri"nin devamı sanıyor.
Bugüne kadar soldan doğru düzgün bir "
Mili Görüş" ve "
80'lerin İslamcı entelektüelleri" analizi çıkmadı.
***
Eh, o zaman söyleyin...
Bu farkları bilmeyen veya önemsemeyen; seçilmiş cehaletinde ısrar eden bir sol...
Şimdi meydanlara çıkıp (doğru veya yanlış) "
ben antikapitalist Müslümanım" diyen gençlerin hangi köklere dayandığını nereden bilecek!
İktidarın "
muhalif muhafazakâr" tavrının giderek
sağcılığa dönüşmesini nasıl doğru çözümleyecek!
İmkânsız gibi bir şey!