Evelemeden gevelemeden söylemek zorundayız...
Adalet, sadece kanunların ve mahkemelerin işi değildir. Bilmeyen mi var? Adalet duygusu bir kez kanunlar labirentinde kaybolmaya görsün, onu bulup tekrar gün ışığına çıkartmak öyle zordur ki!
Nedir adalet?
Vicdanın elini hiç bırakmayan bir toplumsal iklim ve kurumlaşmış merhamet.
İşte bunu gerçekleştirme görevi siyasi iradeye düşer!
***
Sivas katliamı davasındaki temel problem de budur.
Olay günü
Çiller ve İnönü iktidarının yaşadığı şaşkınlık ve bulanıklık sonraki iktidarlara da aktarıldı.
Bürokrasinin derin mekanizmalarındaki sessizlik bulutu bir türlü dağılmadı!
Şimdi 20 yıl sonra...
Mahkemenin "
zaman aşımı" kararı adalet duygumuzu fena halde kanatıyorsa, bundan...
Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi!
Yoksa kalan üç beş sanığın alacağı ceza son derecede tali bir konu! Hem söyleyin Allah aşkına, bu toplum kanunların bin bir yorum ve uygulamayla tanınmaz hale getirilişini hiç mi bilip tanımıyor!
Ama istediği tek bir şey var toplumun...
Hukuk ile adaletin arasındaki mesafenin bir nebze olsun kapanması! Korkunç bir katliama açık seçik
"insanlık suçu" demekte zorlanan bir
devlet bu mesafeyi kapatamaz!
***
Dün hükümet üyeleri
Arınç, Çelik ve
Günay'ın "
zaman aşımı" kararı hakkında yaptıkları açıklamalar umut verici nitelikteydi.
Umarım, önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler bu açıklamaların gerisinde kalmaz!
Üstelik "
insanlık suçu" kapsamında değerlendirilmeyi bekleyen fakat zaman aşımına uğramış daha pek çok dosya var.
Meclis daha fazla gecikmeden evrensel normlara uygun düzenlemeler yapmalı ve bu dosyaların tekrar ele alınmasını sağlamalıdır.
Unutmayın!..
"
Zaman aşımı" kavramına teslim olursak...
Yarın öbür gün
12 Eylül'ün insanlık suçları da, 1990'ların faili meçhul dosyaları da yargı kapsamı dışında kalacak!