Gelin, bugün de günümüz insanıyla hayvanlar arasındaki ilişkiyi kurcalamayı sürdürelim.
Mesela köpekleri, kedileri nasıl seviyoruz?
Bir canlı, bir hayvan gibi mi? Yoksa bir oyuncak gibi mi?
Oyuncaklar da sevilir, hem de çok sevilir!
O yüzden evlerimizde beslediğimiz kedilerimizi, köpeklerimizi oyuncaklarımız haline getirmemiz bunun sevgisiz bir ilişki olduğunu göstermez.
Ama böyle bir ilişkinin "doğru" olduğunu; o hayvanların "varoluş" hakikatine uygun olduğunu iddia edebilir miyiz? Hayır, asla!
Sanırım en doğrusu ihtiyarların tutumudur. İhtiyar insanlarla kediler mesela...
Bir "orta yol"da anlaşırlar sanki!
İki taraf için de "oyunsuz", olgun, müşfik ve en önemlisi "özgür" bir dostluk ilişkisidir bu.
***
Daha yakınlarda şair
Osman Konuk'un günlüklerinde okumuştum.
Bozcaada- Geyikli feribotunda sürekli karşılaştığı bir köpekten söz ediyordu. Okurken boğazım düğümlenmişti.
Bir
tatilci köpeğiymiş, terk edilmiş.
Ama bağlanmış bir kere ya, gözü hep yollardaymış. Çekip giden sahiplerine belki rastlarım diye mi artık, feribota binip iki yaka arasında durmadan gidip geliyormuş.
Gövdesi uzun, bacakları kısacık olduğu için gemiciler ona
"limuzin" adını takmışlar. Bazen gemiye almamaya çalışıyor, kovalıyorlarmış onu ama Limuzin bir yolunu bulup gene de biniyormuş.
Öyledir...
Tatilciler gittikten sonra
şahane bir sükûnete ve güzelliğe kavuşur o kasabalar.
Ama bir yandan da sokaklarda başıboş, terk edilmekten kırgın ve en fenası aç dolaşan köpekler görünmeye başlar. Bu
hüzünlü gerçek bütün güzellikleri bastırır.
Gerçi
kediler az çok uzak atalarına benzerler; tekil yırtıcılardır ve her zaman hayatta kalmanın
güçlü ve iradi bir yolunu bulurlar ama
ya köpekler?..
Onlara bakınca her seferinde sorarım kendime...
Ne yapıyoruz biz bu hayvanlara? Bizimkisi nasıl sevmek?
***
Hayvanlara uzun uzun bakmamız gerek.
Görülüp idrak edilecek çok şey var.
Sadece kedi ve köpeklere odaklanmak çok şey kaçırmamıza neden oluyor.
Oysa
rüyalarımız bile bize ne çok işaret veriyor!
O örümcekler, kelebekler, kuşlar, atlar niye rüyalarımızda dolaşıyorlar sanıyorsunuz!
Ah, hele o yılanlar, o kaplanlar!
En çok da gözlerini hayvanlar âlemine kapatmış, hayvanlardan söz edince korkuyla ürperen veya derhal konuyu değiştiren kimi
dindarlarla karşılaştığımda şaşırıyorum. Onlar ki, aslında hayvanları
"ümmet" sayan kitaba inanıyorlar ama bunun farkında bile değiller!
Burada kesiyorum, yer kalmadı. Ama bitmez bu konu, bitmemeli!