Günümüz insanının bedeniyle ilişkisi pek ikircikli!
Hatta bir tür aşk- nefret ilişkisi diyebiliriz buna!
İnsan...
Sağlığın değerini ve bedensel hazların zenginliğini kavradıkça...
Ona mümkün olsa kuş sütüyle besleyeceği, sabah akşam okşayıp kucaklayacağı bir "sevgili" gibi bakmaya başlıyor.
Ama bu ilişkide bir yırtık var sanki. Dikiş tutmayan bir yırtık!
Belki bir yanlış!
Zihnimizle organlarımızın; ruhumuzla bedenimizin arasını açmışız bir kere! O iki yakayı bir türlü bir araya getiremiyoruz.
Beden demek...
Hastalıklar, deformasyonlar, akıp geçen zamanın bıraktığı izler demek aynı zamanda!
Hele o ağrılar yok mu!
Çektiği kronik ağrılar yüzünden...
Mümkün olsa, bir giysiden soyunur gibi bedenini oracıkta terk edip hızla uzaklaşmak isteyecek insanlar tanıyorum.
***
Geçen gün
Elvan Demirkan uğradı!
Elvan'ın cumartesi günleri bizim
Günaydın'da çıkan yazılarını severek okurum.
"New Age terapileri" denen gönül çalıcı saçmalıklara yüz vermeyen;
"kişisel gelişim" modasına mesafeli, gayet
gerçekçi tekniklerden yana bir
"stres yönetimi" uzmanıdır.
(Bkz. www.elvandemirkan. com.)
İnsanları bedenlerine düşman, hayata küskün kılan kronik ağrılar konusunu ona da açtım.
Biliyorum, çok zaman önce ABD'ye yerleşmeye gittiğinde bir trafik kazası geçirmiş, ölümden dönmüştü.
Hatta bugünkü kariyerini biraz da o kazadan artakalan kronik ağrı derdine borçluydu
Elvan.
Ben sorunca...
"İnsan ağrıları nedeniyle büyük bir umutsuzluğa düşüyor ve
hayattan kaçıyor" dedi hemen.
"Asıl felaket o noktada başlıyor.
Hayattan kaçtıkça, ağrıya daha çok yakalanıyorsun!"
***
Öğrendim ki, çok değerli sağlık yazarı arkadaşımız
Esra Tüzün uzun uzun söyleşmiş
Elvan'la.
Stresle başa çıkamayışımızın nedenleri, iş, ilişki ve kilo streslerimiz hakkında konuşmuşlar. Söyleşi önümüzdeki günlerde
Sabah'ta yayınlanacak, haberiniz olsun!
Ama
Elvan Demirkan'ın kronik ağrılar konusunda altını çizdiği bir noktayı burada özellikle vurgulamak istiyorum.
"Hareketsizlik çözüm değil" diyor Elvan.
Şöyle anlatıyor...
"Kronik ağrısı olanlar hareketsizliği tercih ederler. Bedenlerinin limitlerini test etmekten kaçınırlar! Böylece hem kendileri hem de çevreleri için hayat kâbusa dönüşür.
Atılacak ilk adım bu tercihe direnmektir!"