Batuhan Piatti'nin istediği bu idiyse, sonunda başardı.
Jüri üyesi olduğu "Master Chef" yarışmasının önüne geçti. Kısa zamanda "medya sirki"nin en ünlü ve tartışılan kişilerinden biri oluverdi.
Annesi'nin soyadı Piatti'yi tercih edip, asıl soyadı Zeynioğlu'nu pek kullanmayışına takılmayın!
Bana sorarsanız, bu genç adam fazlasıyla "yerli", pek bizden birisi!
Neden mi?
Yarışmanın başından beri üzüm yemek değil, bağcı dövmek peşinde de ondan!
Fırsatını buldu mu, yarışmacıları aşağılıyor; yemeklerden bile hakaret ifadeleriyle söz açıyor; huysuzluklarını gösterişçi bir tavırla ekran başındaki izleyicinin üzerine boca ediyor.
Belli ki, medya çağında bağcıya atılan dayağın uzun süre ses getirdiğini, üzümün tadının çarçabuk unutulduğunu kavramış!
***
Ama insana
"nihayet devran dönüyor mu ne!" dedirten biçimde kamuoyundan ciddi tepki almaya başladı
Piatti.
Hatta öğrendik ki, çalıştığı restoran
Cipriani'yle de bu yüzden yollarını ayırmak zorunda kalmış!
Katıldığı
5N 1K programında
Cipriani' den ayrılışını
"kötü niyetli insanların restoran yönetimine gönderdiği mektuplara" bağladı.
Bakın, bu
"niyet" konusu üzerinde durmak gerek!
Modern insan
projelere, gayelere çok değer veriyor da, ne yazık ki asıl değerli olana; yani
"hangi niyetle bir işe girişildiği" noktasına artık aldırmıyor!
İşte tam bu nedenle merak ediyorum:
Acaba o mektupların niyetini sorgulayan
Batuhan Piatti, aynı şeyi kendi için yapabilir mi?
"Master Chef" yarışmasındaki
tavırlarının arkasında saklı niyeti bir daha gözden geçirebilir mi?
***
"Batuhan Piatti'nin tavırları kötü de, dünyaca ünlü şef Gordon Ramsey'inkiler iyi mi? Bu işin doğası böyle!" diyenler var. Abartıyorlar!
Kendi adıma söyleyeyim;
Ramsey'inkiler de yakışıksız! Hatta bazen
Ramsey işin iyice tadını kaçırtacak kadar
şov kokan hallere bürünüyor.
Ama eğri oturup doğru konuşalım! Sonuçta
Ramsey'in ortaya çıkarttığı benzersiz tatlar ve göğsüne taktığı sürüsüne bereket Michelin yıldızı var.
Batuhan'ın ise daha önünde gidecek daha çok yol var! Kendi kariyeri açısından bakarsak, yarışmacılarından farkı yok henüz!
Bir kesim de diyor ki,
"Yarışmacılar o kadar sersem, o kadar beceriksiz ki, Batuhan Piatti'nin kafalarına tava vurmasına kızmamak gerek!"
Popüler kültürün avuçlarımızın içine bıraktığı
adalet anlayışı da bu işte!
Beceriksizse vur kafasına, sersemse hakaret et!
Belki tam bu noktada
Batuhan Piatti'ye değil, kendimize kızmalıyız.
Neden müşfik bir şef artık reyting yapmıyor?
Neden
"sivrilme"nin yolu
can acıtacak kadar sivri olmaktan geçiyor?