Ses kayıt cihazlarımız var, görüntü kayıt cihazlarımız var ama... Haydi ama! Koku kayıt cihazlarımız ne zaman olacak!.. Öyle ihtiyacımız var ki, onlara! Sevgilinin boynunun kokusu olmadan fotoğrafları öyle eksik ki!
Bir koku kayıt cihazı olsaydı, seyahatlerim ayrı bir anlam kazanırdı! Seyahat dönüşü fotoğraflara veya videolara bakıp "oradaydım" duygusu yaşamak öteden beri pek çekmez beni! Zaten birkaç gün içinde fotoğrafları unuturum. Ama döndükten çok sonra bile "hâlâ oradayım" duygusunu yaratan bir şey olsaydı, her şey çok farklı olmaz mıydı? Bunu ancak koku yaratabilir, sanıyorum.
Ruhum yine melankoli dalgalarıyla sarsılırken kalkıp koku kayıt cihazımı çalıştırsam ve... Geçmiş bir haziran akşamının hanımeli kokusu sarıverse ortalığı! Ya da Roma'da ilkyaz akşamları ara sokaklara dağılan sarımsağı baskın yemek kokuları odaya yayılsa! İçimdeki hüzün bir çırpıda dağılmaz mı?
Her şey kokar! Sadece aşklar değil, nefretler bile kokar. En çok en kuytuya saklanmış hatıralar kokar.
Bazı güzel kokular vardır ki, hatıralara sızar ve çok zaman sonra güzel güzel acıtır insanı!
"Yeni baştan... Hz. Ali" yazımdan sonra gazetedeki e-posta kutuma gelen birçok mail bana bir kez daha şunu düşündürdü: Böyle konularda ya zaten bildiğimizden çok eminiz ya da bilmeye hiç niyetli değiliz! Yani "rahatsızlığa" hiç gelemiyoruz!
Neye muhtaç olduğumuz önemlidir. Ali Şeriati özellikle vurgulamıştı ki, "bugünün insanı Ali'ye aşk duymaktan önce Ali'yi tanımaya muhtaçtır."
Akşamüstü. Barbaros Bulvarı'nda kaldırımdan ağır ağır yürüyorum. Servis minibüsleri trafiğe takılıp kalmışlar. İçlerine bakıyorum gözucuyla. Çoğu yolcusu mesai yorgunluğuyla uykuya dalıp gitmiş bile... Belki de en tatlı uyku servis minibüslerinde bastırıverendir. Öyle ya, işin patırtısı bitmiştir ve evin kendine özgü patırtısı henüz başlamamıştır. Minibüs ilerlerken, içeridekiler için hayat durur! Bütün o mecburiyetler koşuşturması şimdi dışarıda kalmıştır.
Size de olur mu? Siz de bazen susmaya susar mısınız? Sanki çölde kaybolmuş biri kulağınıza fısıldar: Suuuuuuuu....sss!