Soru net... Soru çıplak... Kutsallık alanına dahil olmadığı apaçık ortada olan kişilikler neden zaman içinde ve özellikle siyaset yoluyla kutsallaştırılır?
Neden göz göre göre böyle bir yola sapılır?
Ya da şöyle soralım: Tarihsel kişilikleri ve anılarını dokunulmaz kılmak neye ve kimlerin işine yarar?
***
Bunu anlamak için fazla geriye gitmek gerekmez. Yakın tarih bize önemli ipuçları verir...
Lenin'i dokunulmazlaştıran, Lenin'i insanüstü biçimde yücelten (böylece sosyalizmin başına Leninizm diye bir kült problemi sardıran) elbette
Stalin'di.
Ve bunu Lenin'in en sıkı takipçisi olduğu iddiasını somutlaştırmak
ve kendi iktidarını meşrulaştırmak için yapmıştı.
***
Kemalizm de, gerçekte Milli Şef döneminin siyasal icadıdır.
Öyle ya, bir cumhuriyet rejiminde
"şef" olabilmek için, şefliği hem dokunulmazlaştırmak hem de kurumlaştırmak gerekirdi.
Bu açıdan Stalin'inkine pek benzer bir yol izlemişti
İsmet İnönü.
Ortaya bir resmi ideoloji çıkarmıştı:
Kemalizm.
Atatürk kutsallaştırıldıkça,
"onun en yakın silah ve dava arkadaşı İnönü" de dokunulmazlaşıyordu!
***
Uzun sözün kısası...
Tarih ve tarihsel kişilikleri samimiyetle yüceltip kutsallaştıran siyasetçi yok denecek kadar azdır.
Tersine bu çabanın ardında
güncel iktidar mücadelesi saklanır.
Peki o zaman daha açık soralım:
Osmanlı padişahlarının kutsallık mertebesine çıkarılırcasına dokunulmazlaştırılmasının anlamı var mı?
Hele şu parıltılı ve tarihsel sabun köpüğü
"Muhteşem Yüzyıl" dizisine gösterilen abartılı tepkiler neyin nesidir?
***
Hayır! Bu tepkilerin yukarıda verdiğim örnekleri andırdığını;
bugünün Neo-Osmanlılık politikalarını yüceltmek için tarihsel ve siyasal bir dayanak noktası arama çabası olduğunu düşünmek bile istemiyorum!
Gülünç olur öylesi!
Nihayetinde
Neo-Osmanlılık denilen şey bir siyasal mecaz! Bir imparatorluğun hayran olunası politik vizyonuna ve kültürel zenginliğine gönderme!
Saltanat entrikaları ve padişah kişilikleriyle ne ilgisi var! Olmamalı!
***
Tarih, muhafazakârlar için hep kritik bir sınavdır.
Ama açık olan şudur ki...
Muhafazakâr, kutsalı olan kişidir.
Ve tam da bu yüzden, yani
esas kutsal olana saygısızlık yapmamak için önüne gelen her şeyi kutsallaştırmaktan kaçınmalıdır.
Muhafazakâr, neyi muhafaza eder? Değerleri!
Yani o değer bilir. Fakat
değer bilmek ve değerini vermek,
dokunulmazlar yaratmak değildir.
***
Günümüz muhafazakârı siyasetin dar ve çatışmacı kalıplarına sıkışmış durumda.
Her şeyi birbirine karıştırıyor ve neyin "muhafaza edileceği" noktasında klişelere teslim oluyorlar!
Geçen gün söz konusu dizi hakkında
Bülent Arınç'ın söylediklerini okuyunca...
Anladım ki...
Türkiye'de muhafazakâr düşünce ve siyaset dönüp en baştan
"ders" çalışmak;
bilgi ve düşüncelerini tazelemek zorunda!