Geceden yollara düştüğüm çok olmuştur.
Direksiyondaydım... Kamyon ve otobüs farlarıyla saatler boyu köşe kapmaca oynadım.
Otobüsteydim...
Kafamı cama yaslayıp varıncaya kadar hayaller kurdum.
Ya havaalanları!..
Bezgin ve uykulu yolcular arasında tek uyanık bendim.
Fakat bir de şafakta yola çıkmanın güzelliği vardır ki, eşsizdir!
***
Evlerin tek tük ışıkları yanmaktadır.
Durup dururken inceden bir rüzgâr çıkar.
Şehirden kaçar gibi uzaklaşmanın insanın içinde yarattığı tedirginlikten mi, yoksa
güne ve yolculuğa aynı anda başlamanın umuda benzeyen telaşından mı, bilmem.
Kalbin çarpmaya başlar!
O an gideceğin yeri, varış saatini, bekleyenleri, planları, projeleri unutuverirsin.
Hepsini bir kenara bırakıp
"gitme"ye odaklanırsın! Yüzün, gökyüzünün doğusu gibi yavaş yavaş aydınlanır!
***
Yola çıkış ayindir!
Tek tek yerine getirilmesi gereken şeyler vardır. Hepsi yol için bir tür
"dua" ve
"şükür" ifadesidir.
Arabaya binip gaza basmaktan; otobüste koltuğa yerleşmekten, uçakta oturup kemerini bağlamaktan ibaret olamaz yola çıkışlar!
Damağın ve dimağın da yola çıkması gerekir!
Mesela bir
poğaçacınız olacak. Her yer kapalıyken erkenden açılan bir börekçiniz...
İçeri girip küçük mermer masaya kollarını dayamış uyuklayan Hulusi Kentmen yüzlü adama hayırlı sabahlar dileyip
iki peynirli poğaça sardıracaksınız!
Yemeyebilirsiniz! Ama
yol boyu yanınızda dursun, sıcak sıcak koksunlar!
***
Damak tamam da,
dimağ için yol ayini nasıldır?
Cevap tabii ki
müzik!
Benim için şafak vaktinin en güzel eşlikçisi
çello için yazılmış eserlerdir.
Ama Türk Müziği sevenler için de yolun hemen başında dinlediğinizde zihninizi yola hazırlayacak ne güzel makamlar ve şarkılar var.
Rock müzik mi? Havaalanlarında
3 Doors Down şarkıları dinlemenin güzel hüznünü hiçbir şeye değişmem!
Bir de
"bakmak" var!
İlk birkaç kilometre boyunca gördüğün her şeye dikkatle bakmak! Gerekirse durup bakmak!
Temaşa, yani tefekkürdür bu!
Ya sonrası?
Sonrası... İyilik, güzellik!