Denir ki, herkes sinemayı sever.
Yanlıştır! Çoğunluk sinemaya gitmeyi sever.
Hele gençler! Cümbür cemaat gideceksin; biraz flört, biraz geyik muhabbeti, kola, mısır keyfi...
Işıklar sönüp film başlayınca da "iyi vakit" geçireceksin...
Ama sinemayı sevenlerin durumu farklıdır.
Onlar kiminle sinemaya giderlerse gitsinler...
Film başladığı anda artık tek başınadırlar.
Hatta bu kişilerin çoğu sinemaya tek başına gidip soğuk ve karanlık bir salonda perdedeki hayatlarla "kardeşlik" ilişkisi kurmanın tadını ayrı tutar.
Her dönemde...
Sinemaya gitmeyi sevenler çoğunlukta, sinemayı sevenler ise fena halde azınlıktadır.
***
Eksik bıraktığımı düşünenler için hatırlatayım.
Yukarıda ana hatlarını çıkardığım kamplaşma
evde dvd izlerken de aynen sürer.
Evde de sinema yoluyla "iyi vakit geçirmek" isteyenler çoğunluktadır. Ve tam da bu yüzden
izledikleri filmin "sıkıcı" çıkmasından nefret ederler.
Ötekiler ise sıkılmaktan değil,
izledikleri filmle hiçbir içsel bağ kuramama ihtimalinden korkarlar ve
"oynat" tuşuna bu duygularla basarlar.
Yani aslında meselenin özü
sıkıcı sanat sineması-sürükleyici ticari sinema ayrımında değildir.
(Ah! Ben kimi anlı şanlı Hollywood serüvenlerinde nasıl sıkıntıdan patlarım, bir bilseniz!)
Mesele
neden ve nasıl film seyretmeye kalkıştığınla ilgilidir.
***
Bütün bunları neden yazdığıma gelince...
Dün bizim
Günaydın ekinde Türk filmlerinin 2009'daki gişesi değerlendirilmişti.
Ve haberde şöyle bir ara başlık vardı:
"Festival filmleri kan ağladı."
Altın Portakallı
"Bornova Bornova"yı sadece 13 bin 13 kişi seyretmiş.
(Ben de çok istedim ama gösterildiği salon bulup seyredemedim bu filmi.)
"Uzak İhtimal" filmi 27 bin; Zeki Demirkubuz'un son filmi
"Kıskanmak" 26 bin seyirci bulabilmiş.
Anlattım işte! Böyle filmlerin zaten gişeden beklentisi olmaz. Ama bu kadar az seyirciyi de hak etmiyorlar.
Bırakalım, onların hakkını da festivaller versin!
***
Peki berbat filmler çekip festivalleri ve sinema destek fonlarını söğüşleyenler yok mu? Var!
Nasıl olsa
gişe de tutturamam diye
sanatsal klişeden medet umanlar yok mu? Sürüyle!
Sinema bu türden uyanıklıklara pek müsait bir alan.
Fakat hepsini geçtim...
Basbayağı gişeye yönelik yapılan
Vavien'in
(ki sağlam film olmanın yanında gerilim, mizah, ünlü oyuncular... ne ararsan var hani!) 130 bin seyircide takılıp kalmasına ne demeli! Yazık!