Büyük marketlerden birindeyim. Bayram alışverişi çılgınlığa dönüşmüş.
Birisi kronometre tutuyor sanki! Dehşetli bir koşuşturmaca!
Kim en doğru reyona koşup en güzel, en çekici ürünü kaptığı gibi alışveriş arabasına atacak, kim arabasını tıka basa dolduracak?
Hani uzaktan baksanız...
Sallananın, ne alacağını bilemeyenin, gezintiye çıkmış gibi davrananın dışarı atılacağına falan inanabilirsiniz!
Öylesine bir yarış atmosferi!
***
Yaşlıca bir adam omuz vurarak geçiyor yanımdan. Telaşlı, sinirli. Sonra fark ediyorum; reyonların arasında kaybolan karısını arıyormuş.
Bir kadın söylenip duruyor. Aradığı ürün artık gelmiyormuş, ona bozulmuş! Zarif, hoş görünmeye çalışıyor ama sinirlilik bu çabayı yerle yeksan ediyor.
Bir anne gofretleri cebine doldurmaya çalışan küçük çocuğunu çekiştirip azarlıyor!
Genç bir adam sevgilisinin hep en pahalı ürünleri seçmesine hafiften gıcık, yüzünden belli! Sonunda kızın elinden aldığı bazı paketleri somurtarak yerine geri koyuyor.
***
Market deyip geçmemeli!
Kocaman ve kalabalık bir dünya!
Kasaların önüyse mahşer!
Kuyruklar oluşmuş..
Bayram için tepeleme doldurulmuş arabalar bir türlü boşalmıyor. Plastik torbalar yapışmış açılmıyor.
İçimden bir his beni dürtüyor. Kenara çekilip etrafı izlemeye koyuluyorum.
Şu nokta çok belirgin...
Büyük marketlerin kasa önlerinde
gerginlik artıyor;
müşterinin kabalık katsayısı yükseliyor.
Normal! Hesap çıkacak çünkü! Akla para pul düşecek, ağız tadı kaçacak belki!
Ama
o karambol içinde bile düzgün cümle kurmaya ve gülümsemeye çalışan kasiyer genç kızların ve delikanlıların günahı ne?
***
Dikkatimi çekiyor.
Kasiyerlere kanlı canlı bir insan olarak bakıp davranan müşteri o kadar az ki!
Kartlarını uzatırken kafalarını kaldırmıyorlar.
Erkekler ters.
Kadınlar hep kuşkucu.
Bazı müşteriler daha beter bir ruh halindeler! Gün içinde ters giden ne varsa, onun sorumlusu olarak kasiyermiş gibi bir azar, bir fırça!
Oysa bir an durup baksalar...
Orada...
Azıcık bir ücret karşılığında
dört saat boyunca dikilerek çok zor, çok hırpalayıcı bir işi yapmaya çalışan pırıl pırıl gençler görecekler.
Ve eminim, saygıyla yaklaşacaklar onlara, şefkat duyacaklar!
Düşünsenize...
Her zaman kuyrukta olmaya bozuluruz, canımız sıkılır.
Ama
hangimiz o kasada durmayı kuyrukta beklemeye tercih ederiz?