Tuncelililer Onur Öymen'in Hitler bıyıklı fotoğraflarını sokaklara astılar...
CHP'nin çok güçlü olduğu İzmir'de bile protesto için sokağa döküldü Aleviler.
Dün oturmuş bunları konuşuyoruz.
Aramızdaki ortayaşlı hanımefendi "Hitler benzetmesi ağır kaçıyor" dedi!
"Neden?" diye sorduk.
Cevap nasıl gelsin, beğenirsiniz!
"Bütün ömrü yüksek kültürlü ortamlarda geçen, çok iyi eğitimli birinden Hitler mi çıkarmış! Hitler kompleksli onbaşının tekiydi!"
Gülümsedik ama şaşırmadık tabii!
Aristokrasisi olmayan, burjuvazisi devlet rantıyla yaratılmış bir ülkenin elitizmi böyle oluyordu işte!
Öyle ya...
Kapıcısına potansiyel Hitler gözüyle bakan ama kendi zalimliğini "Tanrısal hak" sayan iyi eğitimli beyleri, hanımları az mı görmüştük!
***
Yine de bu konunun üzerinde biraz duralım!
Hükümete doğru politika olarak
Dersim katliamını örnek gösteren CHP Genel Sekreteri'ni bir kenara bırakalım şimdi..
Ve Nazizmin "
kültürsüz bir ortam"ın ürünü olduğu tezinin nasıl bir
cehalete dayandığını konuşalım.
Çünkü bakıyorum da...
Okullarda da böyle palavralar öğretiliyor.
Sonra o çocuklar...
Filmlerde gaz odası kuyruğuna girmiş mahkûmları izleyen toplama kampı komutanının sonra piyanosunun başına geçip
Ayışığı sonatını çalışını izleyince...
Apışıp kalıyorlar.
Nazi Partisi'ne katılmış seçkin hukuk doktorlarının elinden çıkan feci yasaları; hem felsefe, hem de tıp okumuş beyinlerin nasıl "
ölüm meleği" haline geldiklerini;
20. yüzyılın en yetenekli mimarlarından birinin Hitler'in yakın dostu ve Nazi Almanya'sının
Silahlanma Bakanı oluşunu öğrenince nutukları tutuluyor.
***
Ortam dedik de...
Bakın,
genç Hitler Viyana'dayken nasıl bir kültür, sanat, bilim ortamını soludu!
Arnold Schoenberg, Anton Webern ve
Alban Berg orada yaşıyor ve çalıyordu.
Gustav Mahler hâlâ Saray Operası'ndaydı.
Prag'ı bırakıp Viyana'ya gelmişti
Rilke!
Ve psikanaliz Viyana'yı sallıyordu! Hitler 1907'de ressam olmak için Viyana Güzel Sanatlar Akademisi'ne geldikten bir yıl sonra
Viyana Psikanaliz Derneği'ni kurdu
Freud.
Fiziğin büyük isimleri
Mach, Boltzmann, Ehrenfest oradaydı.
Wittgenstein liseyi bitirmiş ve kendini çarçabuk bilim felsefesinin kollarına atmıştı.
Robert Musil "Genç Törless"i 1906'da yazmıştı. (Başyapıtı "Niteliksiz Adam" ise 1930'da yayımlanacaktı.)
Hitler'in ressam olmak istediği sırada
Kokoschka ve
Egon Schiele'nin resimleri yalnız Viyana'yı değil bütün dünyayı etkiliyordu.
***
Uzun sözün kısası..
Yüksek kültür ortamı faşistliğin panzehiri falan değildir.
Kibir var mı sende, kibir?
Ayrımcı mısın? Kudretten büyüleniyor musun?
Nefret duygusu yakana yapışmış bırakmıyor mu?
Vicdanını politik duruşuna kurban etmeyi alışkanlık haline mi getirdin?
O zaman...
Al kültürünü, bilgini, görgünü...
Sokuştur bir tarafa...
Gözümüz görmesin!