9-10 yaşlarında kızlı erkekli beş çocuk paslı demir parmaklığın üzerine oturmuş laflıyorlardı.
Orta sınıf bir semtin pek sıradan bir sokağındaydık.
Tam yanlarından geçerken oğlanlardan biri cep telefonundan kulağını ayırıp arkadaşlarına bağırdı: "Heyooooo.... babam yeni arabasıyla geliyormuş şimdi!"
Bağırırken heyecanını iyice "erkek" leştirdi. Babasının yeni arabasının markasını ve modelini ağzını doldurarak söylerken iki yumruğunu bel hizasına kaldırdı ve kalçalarını ileri geri salladı!..
Kızlar hemen toparlanıp "aman şapşal, ne olmuş yani" bakışı atarak oğlanı küçümsemeye kalktılar ama bu tavır işe yaramadı!
Durup baktım onlara...
Kılık kıyafetleri nerdeyse aynıydı. Blucin, tişört.
Aynı sokakta oturuyorlardı. Belki birkaçı aynı okulda okuyordu.
Fakat oğlanın küstah gösterişçiliği yüzünden aralarındaki uyum bir saniye içinde tuzla buz oluvermişti.
Arkadaşlığın o güven verici dengesi bir daha geri gelmeyecek gibiydi..
En azından ertesi güne kadar...
***
Bu manzaraya tanık olduğum gün...
Okul Kıyafetlerini Değerlendirme Çalıştayı'nın açılışında Bakan
Nimet Çubukçu "Öğrencilerimiz okul ortamında kendilerini ne kadar rahat hissederse başarılarının o kadar artacağına inanıyoruz" dedi.
O günden beri de gürültü kopuyor.
Bir tarafta "
tam sırası bırakalım, artık terk edelim bu asker düzenini"diyenler...
Öte tarafta "
serbest kıyafet toplumsal eşitsizliği okullara taşır, marka yarışını hızlandırır, yoksul çocukları ötekileştirir" diyenler...
Oysa her şey keşke bu kadar açık, bu kadar basit olsaydı!
Keşke bir kılık kıyafet tercihiyle toplumsal eşitsizlikler gizlenebilseydi!
Keşke
toplumsal hırs ve hınç tabakalaşmasını önleyebilecek kadar etkili olabilseydi okullardaki kılık kıyafet düzeni!
Ama yok böyle bir şey!
Bir de okul üniformalarını siyasal- sosyal totalitarizmin parçası olarak görüp kaldırılmasını isteyenlere gelince...
Okul kıyafetleri serbest olunca okulların "
üniform yurttaşlar" yetiştirme misyonu bitecek mi sanıyor bu arkadaşlar?
***
Hem söyleyin bana...
Sınıfta kimin ne olduğu üniformalarına rağmen
çocukların kalem tutuşlarından, kantindeki tercihlerinden ve daha pek çok şeyden hemen anlaşılmıyor mu?
Okul dışındaki hayat almış başını gitmişken bir üniforma neyi, ne kadarını tutup saklayabilir?
Bilmiyorum.
Benim gönlüm bazen üniformadan yana, bazen de kıyafetin serbest bırakılmasından yana kayıyor. Doğru olan hangisi, kararsızım.
Tek bildiğim şey şu...
Anne babalar en basit insani edep ve nezaket ölçüsünden uzak biçimde
rekabet hırslarına çocuklarını da alet ediyorlarsa...
Yoksulluk ve zenginlik arasındaki uçurum bu kadar derinleşmişse...
Çocuklara
önlük giydirmişiz, neye yarar?