Hüsamettin Cindoruk veya Abdüllatif Şener'in konuk olduğu televizyon programlarını ayrı bir dikkatle izliyorum.
Yok! Siyaseten bir yakınlık ve merak duygusundan değil elbette!
Sokaktaki siyaset ile medyadaki siyaset algısı arasındaki derin uçurumu önemsediğim için...
İki parti liderine sorular yöneltip yorum yapan kimi arkadaşlara bakıyorum.
Yine seçmenin umurunda olmayan bin yıllık klişeleri dans ettiriyorlar. Yine durumdan vazife çıkartmaya çalışıyorlar.
Bu arkadaşlarımız söylediklerine kendileri inanıyor mu, emin değilim.
Fakat karşılarındaki liderleri pohpohlayarak gaza getirmeyi misyon bellemişler ise eğer...
En hafif tabiriyle gülünç!
Cindoruk'u düşünün, kaçın kurası!
O "merkez sağı toparlamak" deyince öyle siyaset yorumcularımız gibi sosyolojik, ideolojik şeyleri değil, tabii ki eski dostlarını ve konjonktürel fırsatları kastediyor.
Gözüne baksan, anlaşılıyor hani!
***
Son trend şu...
Abdüllatif Şener nazik, yumuşak tabiatlı bir siyasetçi ya...
Hemen başının üzerine bir hale konduruluveriyor:
"Sakin siyasetin lideri!"
Tabii bunun arkasına
"halk artık kavgacı değil sakin siyaset istiyor" iddiasını eklemek ihmal edilmiyor.
Amaç Şener'in mizacını takdir etmekse, hiç itirazım yok.
Ancak siyasetin
sakin bir şey olduğu söylenebilir mi hiç?
Hem halkın
"sakin siyaset" istediği nereden çıkartılıyor?
Bu aydınlara özgü bir klişedir.
Oysa siyasetin sakin göründüğü (
olduğu değil, öyle göründüğü) dönemler, o berbat
ara rejim dönemleridir.
Üstelik şunu da not etmek isterim ki,
Abdüllatif Şener'inki sakin olmaktan çok
heyecansız bir üslup!
***
Unutmayın ki,
seçmen dinler.
O yüzden de liderlerin sözünün
işitilmesi gerekir..
Elbette bas bas bağırmak gerekmez. Kimse kavgacı üslubu uzun süre çekemez.
Fakat köşesinde
uslu uslu oturup parti programı okuyana da lider gözüyle bakılmaz.
Kaldı ki, nazik olmak tezlerini heyecan ve şiddetli bir dille aktaran lider olmaya engel değildir.
Tek bir örnek verip konuyu kapatayım.
Ecevit, CHP kongresinde İnönü gibi birini nasıl alt edip lider olmuştu? Bağıra çağıra...
Seçim meydanlarındaki Ecevit sert, iddialı, hatta
militandı. 1970'lerde böyle iki genel seçim kazandı ama sonuna kadar
kibar ve şair ruhlu Ecevit kaldı!
O günleri yaşayanlar, iyi bilir bunu.