Artık dinlemeye başlamanın vakti geldi. Karşımızdakini dinlemeye başlamanın... Geceyi ve gündüzü, hastaneleri, hapishaneleri, fabrikaları, caddeleri, ağaçları, kuşları, rüzgârı dinlemeye başlamanın... Saati değil, akıp geçen, ölçüye gelmeyen zamanı dinlemeye başlamanın vakti... Peki bunun için ne gerekiyor? Hayır, yanılıyorsunuz, sessizlik değil gereken... Alçakgönüllülük...
***
Bütün aşklar geç kalır... Çocukluk aşkları hariç. Onlar da bütün sahiciliklerine rağmen dünyaya çok erken gelmiş aşklardır.
***
"Evcilik oyunu" oynayan arkadaşlardan "evlilik oyunu" oynayanlar çıkabilir. İyi arkadaşlar iyi karı kocalara dönüşebilir. Mümkün bu! Ama arkadaşlıktan aşk çıkar mı? Belki... Fakat yürümez. Çünkü aşk ne oyundur ne de anlaşma! Aşk oyunbozandır, düzene karşıdır.
***
Arkadaşlık şirindir, aydınlıktır, tatlıdır, sevecendir. Oysa aşk ya alabildiğine güzel ve karanlıktır ya da... ihtimaldir ki, bir gün gelip " çirkinleşecek "tir.
***
Kusmak... Bazen basbayağı " içini dökmek "tir.
***
Peygamberler çağında nefs ile hesaplaşmanın ve bilgelikle tanışmanın yolu çölden geçiyordu; çöle gitmekten... Modern çağda çöl her yerde! İnsanlar, kalabalıklar, kitle çölün ta kendisi. Başka " çöl " yok!
***
Ankara Halk Ekmek yakında "ruh sağlığına iyi gelen" fındıklı ekmek çıkartacakmış! Ben gecenin bir vakti açık bir fırından alınacak sıcacık ekmeğin ruh sağlığına fındık, antidepresan, zanax falan katarak yapılabilecek bütün ekmeklerden daha iyi geleceğini iddia ediyorum. Sabaha umutla başlamak için en yalın, en sıcak, en etkili yöntemlerden biridir.
***
İsmail Küçükkaya'nın röportajında şöyle diyor Baykal: "Muhafazakâr kesimleri Cumhuriyet ile buluşturmak, insanımızı devletle kaynaştırmak arayışındayız. Bu Türkiye'nin entegrasyonuna katkıdır. Tarihsel olarak cumhuriyete karşı konumlandırılmış kesimleri devletimizle kaynaştıracağız." Baykal'a bir " devlet görevi" mi verildi? Yani "çarşafa rozet" bir siyasal açılım veya güncel bir siyasal manevra değil de bambaşka bir şey miydi?