İşin gücün varsa...
Az çok olgunlaşmışsa yaşın...
Benliğin senin için bir "koruma kalkanı" oluşturuyorsa...
Kendine iyi kötü bir " kimlik " inşa edebilmişsen...
Sütten bir ya da birkaç kez ağzın yanmışsa ve arzularınla yüzleşebilecek cesareti bulabiliyorsan...
Bilirsin...
Artık gittiğin her yoldan yalnızlık gelir!
Geldi mi de gitmez!
Çünkü yalnızlık sadece bir ruh hali veya bir yaşam biçimi değildir.
Yalnızlık dediğimiz aslında tek kişilik totaliter bir düzendir.
Korkaktır bu düzen.
Şefkat ve şiddet arasında gidip gelir.
Ve aşkın o heyecan dolu anarşisine tahammül etmekte çok zorlanır.
Alain'in lafıydı galiba; " aşk, bir başkasını kendine tercih etmektir " diye...
Umutsuz ve umarsız bir yalnızın; bir ıssızın yani tercihini böyle yapması mümkün mü?
***
Niye böyle girdim yazıya?
Çünkü Çağan Irmak'ın yeni filmi Issız Adam'ı seyrettim dün akşam...
Çünkü kendi kendime konuşuyorum.
Yalnız hayatlar, hiç hesapta olmadan kapıyı çalan aşklar ve kadınlar üzerine konuşuyorum...
Çünkü ilişkiler biter, aşk kalır ya...
Korkular diner, özlem sürer ya... Bunları kurcalayan her filmden sonra olduğu gibi Issız Adam'ın da bazı sahneleri aklıma geldiğinde yutkunuyorum...
Irmak'ın filmleri Mustafa Hakkında Herşey'de, Babam ve Oğlum'da, Ulak'da, Issız Adam'da bir yığın sinema kusuru bulunabilir.
Bunlar beni çok ilgilendirmiyor.
Beni ilgilendiren şey şu...
Çağan Irmak çok iyi bir hikayeci.
Çok iyi bir anlatıcı.
Hatta bir " ayna tutucu !"
Ayna biraz isli, biraz içbükey olabilir. Ama o aynada kendimizi gördüğümüzü ve gördüğümüz karşısında fena halde ürperdiğimizi inkar edebilir miyiz?
***
Filmin başrol oyuncularına gelince...
Ada'yı oynayan Melis Birkan harika!
O kadar ki, filmin ana karakterinin erkek olmasına rağmen Ada hepimizi avucunun içine alıveriyor. Öyle ki, giderek kadınların sevme kudreti ve erkeklerin bu durum karşısında sersemleşmesi üzerine bir film seyreder hale geliyoruz...
Bunda Çağan Irmak'ın kadınları tanıyıp anlatmadaki becerisinin de büyük payı var elbette.
Alper'i canlandıran Cemal Hünal konusunda karar veremedim. Karakteri mi azıcık tek boyutluydu, o mu pek içine girememişti karakterinin, bilmiyorum.
Yok! Filmin konusunu anlatmayacağım. İsteyen gidip seyreder.
Ama son olarak şunu söyleyeceğim.
Bazı filmler vardır.
İçlerindeki tek bir söz veya seyirciye aktardıkları tek bir güçlü his adına bile "iyi film"dirler.
" Issız Adam" daki müthiş replik Ada'nın ağzından çıkıyor. Genç kadın dönüp diyor ki adama, "şimdi karlar içinde donuyorsun, belki uyku tatlı geliyor ama fark etmiyorsun ki, aslında ölüyorsun."
O güçlü hisse gelince...
Atlas Pasajı girişinde çekilen filmin son sahnelerini seyretmek gerek.