Nasıl tarihsel kişiliğini ve liderliğini görmezden gelemezsek...
Atatürk'ü bir " insan " olarak algılamak ve anlamaktan kaçınacak kadar da ipin ucunu kaçıramayız.
Buna hakkımız yok!
Ama onu nasıl bir " insan " olarak tanıyacağız?
Atatürk'ün yakınında bulunmuş insanlar tarafından dile getirilen anekdotlar ve hatıra külliyatı bu konuda bize yardımcı olabilir mi?
Niye olmasın!
Fakat o anekdotlara bakınca şöyle bir tablo görüyorsunuz: Çevresindeki insanlar öylesine eziliyor, büzülüyor ve silik davranıyor ki, sonunda Atatürk de tek boyutlu bir "masal kahramanı"na dönüşüyor.
Ben işte tam da bu noktada çok ciddi bir kişisel dram ve " yalnızlık " görüyorum.
Bunu çok sıradan bir olayı aktaran anekdotla örnekleyeyim.
Çankaya Köşkü'nün o zamanki bahçe mimarı Mevlut Baysal şöyle bir olay aktarıyor.
"Bahçeyi düzenliyordum. Bir gün Atatürk, yaveri ve ben, bahçeyi dolaşıyorduk. Çok yaşlı ve gövdesi geniş bir ağacın, Ata'nın geçeceği yolu kapadığını gördük. Ağacın bir yanı dikçe bir yamaca, diğer yanı suyu çekilmiş havuza bakıyordu. Ata, ağacın havuza bakan yanına yaslanarak, karşıya geçti.
Hemen atıldım:
- Emrederseniz, hemen keselim Paşam!
Bir an yüzüme baktı,sonra: Yahu, dedi, sen hayatında böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin ?"
Şimdi burada Atatürk'ün söylediği sözün doğruluğu ve güzelliği üzerinde durup heyecanlanabilirsiniz.
Haklı da olursunuz. Ama asıl üzerinde durulması gereken "emrederseniz, hemen keselim" tavrı değil mi?
Gerçekten insanlar liderler karşısında bir çırpıda koskoca ağaçları harcayacak kadar şakşakçı bir ezikliğe bürünüyorlar mı?
Eğer öyleyse, o liderlerin bir gün " Mustafa " filmindeki Atatürk gibi "gidelim buralardan" duygusuna kapılacak kadar depresif bir ruh haline girmesi şaşırtıcı sayılır mı?