Çok güzel bir numara buldum. Becerebildiğimce kılık değiştirip,
'okuyucu tarafından şikâyet edilen mekânları' geziyorum.
Bu yöntemle çalışınca doğal gözlem şansı oluşuyor. Kimse beni, kameramı, fotoğraf makinemi görüp dümenciliğe sapamıyor, köye gelen kaymakam muamelesi yapamıyor bana.
Referans
İlk durağım İstanbul dışında. Büyük bir kentte mukim, köklü bir sağlık kurumundayım. Kocaman ve halen Türkiye'nin belirli referans hastanelerinden biri burası.
Rant kapısı
Ancak iç yapısına bakarsak durum çok farklı. Kadrosunda; yöneticilerin bir kısmı da dahil, buranın bir üniversite hastanesi kimliği taşıdığını unutanlar var. Bazı hocaların rant ve para kapısı olmuş
koca hastane.
Gençlerin acı dili
TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı) ile aldıkları ' zavallı' asistanlarına da eğitim yerine hastalarının işleri ve sorumluluğunu yükleyen bir devlet hastanesi haline dönüşmüş handiyse. Zaten o yüzden genç asistanlar hastaneye; "hocaların çiftliği" diyor. Yaptığım araştırmalara göre bakın neler oluyor orada.
Yatak sahibi doçentler ve proflar
* Servis içindeki yatakların % 90' ına yakını hocaların yatağı. Yani sadece onların hastaları yatabiliyor o yataklara.
* Acilden ya da poliklinikten hasta yatıramazsınız. Sınırlı miktarda olup dolan yataklar nedeniyle zavallı hasta bir yolunu bulup hocaya muayene olmak zorunda.
Kim olursan gel!..
* Acil servisi Allah'a emanet. Döner sermaye geliri en fazla olan bölüm olduğundanbaşvuran hiçbir hasta geri çevrilmeyecek prensibi ile çalışıyor. Ancak ne doktor ne de personel yeterli sayıda.
* Gelen her hastayı içeri almak zorunda olan zavallı doktor, hiçbir hasta ile tam olarak ilgilenemiyor.
Yükler ağır
* Az sayıda doktor ve personelle had safhada gelir sağlamaya çalışan bu hastanede çalışanlar tuvalete bile zor gidebiliyor.
* Hastanenin politikası sürekli genişleme ve yeni hasta yatakları kurmak üzerine. Ama asistan sayısı aynı kaldığından doktorların üzerine korkunç bir yük yığılmakta.
Kafalara taş
* Diğer üniversite hastanelerine kıyasla, hasta başına en az asistan doktor bu hastanede. Neredeyse tüm işleri de onlar yapıyor.
* Binanın eski ve bakımsızlığından dolayı, dış yapısındaki traversten ve taşlar, insanların yürüdüğü yollara düşüyor. Ama hastanenin bir bölümünde VIP odaları halinde çok lüks odalar var.
Onlara para yok!..
* En çok döner sermaye geliri olan hastanelerden biri olmasına rağmen çalışanlarına en düşük döneri veren ve canı çıkana kadar çalıştıran
ve sadece mutsuz çalışanları olan bir hastane...
Göz göre göre
Başta da söyledim ya, İstanbul dışındaki büyük çok büyük bir ilimizde bu hastane. Her gün çok mühim zatlar önünden, yanından hatta içinden geçiyor, uzaktan da olsa görüyor durumu.
Nedense onlardan da çıt yok, gık yok, 'hooop !' yok. Nedense..