Yalanla besleniyoruz ve hormonlu hıyarlardan farkımız kalmıyor.
Yüreklerimiz, rüzgarsız yelkenler gibi sönük sülük.
Sevgi yellerini değil, silikonlu 'sevdalar'ı tıkmışız içine, sonra da güya kabarık kalplerle geziyoruz.
Maskeniz rahat mı?
Başkasından geçtim.. Kendine dürüst, kendine namuslu, mert, asil kalabilmiş kaç kişi sayarız ki alemde?
Maskesiz sokağa çıkan, eve giren, işe, gezmelere gidene rastladınız mı? Ya sizin.. Sizin maskeniz yüzünüze tam oturuyor mu, rahat mı?..
Kavgayı uzlaşmaya, kurnazlığı akla, dostluğu hasımlığa, bencilliği paylaşmaya hep, birer sıfır galip başlatıyoruz.
Böyle mi doğduk?
Biz neden böyleyiz? Nasıl, ne zaman böyle olduk? Yoksa.. Yoksa zaten böyle mi doğmuştuk?
Biz büyüdük kirlendi dünya
Ama bu son söylediğim pek mümkün değil. Çünkü hiçbir çocuğun duygu düşünce iklimi hasarlıpasaklı değil. Zaten çocuklara özenişlerimiz bu yüzden.
Saflıklarına, riyasız, yalansız, dolambaçsız hallerine öykünüyoruz.
Bazı bazı biz yetişkinler de (!) masum rollerine bürünüp, o lekesiz iklimleri de işte böyle kirletiyoruz.