Ünlü bir deyimimiz bakın Kasımpaşa Tersanesi'nden çıkmış. Çengeloğlu Tahir Paşa Kaptanı Derya olduğu dönemde Kasımpaşa'daki Divanhane'de bulunuyordu. Padişah havalinin asayiş görevini de ona vermişti. Tavizsiz biriydi. Gece fenersiz sokağa çıkma yasağı koymuştu. Kontrol için karanlık gecelerde teftişe çıkıp suçluları cezalandırıyordu. Bu gecelerden birinde 20 kadar adamı topladılar . O sordu;
- Bre söyle fenersiz olarak niçün sokağa çıktın?
- Paşam, baktım tütünüm kalmamış bir fişek ayınga almak ihtiyacı hissettim
Paşa gürlemiş:
- Vurun buna elli değnek!
İkinci adamı alıp yine sormuş:
- Bre haylaz! De bakalım?
- Paşa hazretleri, ne yalan söyleyeyim, ben akşamcıyım. Bizim panayotun meyhanesinde bir iki tek atmadıkça uyku uyuyamam.
- Vurun buna altmış sopa!
Sıra onuncu adama gelince paşa ona da sorar:
- Gel bakalım herif! Sen anlat
Adam titreyerek anlatır:
- Paşa hazretleri. Karım hamile idi. Sancıları tuttu. İki sokak ilerimizde bir ebe vardı. Onu çağırmaya gitmem iktiza etti.
Paşa, tahkik için adamlarından birini adrese gönderip doğrulatmış. Bir yandan emrinin çiğnendiğine öfkelenmiş ama adamın haline de acıyıp bağırmış;
- Seni affediyorum. Karın olacak o densize söyle; gecenin böyle olur olmaz vaktinde doğurmasın.
Adam sevinçle evine koşmuş. Bakmış ki bir bebek ağlıyor. Karısına şefkatle sormuş:
- Geçmiş olsun karıcım, neyimiz var?
Kadın yüz vermeyerek sitem etmiş:
- Efendi ne kadar rahatsın. Ebe aramaya gittin, arkadaşlarınla keyfe daldın herhal.
- Hatun, hatun! Sen burada bir doğurdunsa, sorguda sıra gelinceye kadar ben dokuz doğurdum