Tarlabaşı Bulvarı'ndan Meyhane Sokağı'na (Nevizade) dönersin ya. Rastladığın ilk sol sokak Abanoz Sokağı'dır. Eski kulağı kesikler iyi bilir. Mühimdir ve gayette tarihidir Abanoz Sokak.
1908 yıllarında sanırım. Artık hangi hür müteşebbis, hangi Deyyus-u Ekber nereden ve nasıl akıl ettiyse, getirmiş tam o sokağın böğrüne memleketin ilk genelevini açmış.
Matrak mı desem?
Orta direk (!) o devirlerde de zor durumda olmalı ki; tez vakitte serpilmiş, semirmiş, enleşip boylanmış sıra sıra 'kar getiren haneler'i sokağın.
Telaşlanıp; "Hooops aile var!" diye babalanmayın hemen. Abanoz'da icra edilen zanaatla, sermayelerle, müşteri tayfasıyla zinhar işim yok. Anlatacağım şey hem ilginç, hem matrak, başka bi şey.
Yakıp savurmak
Şimdi belki de inanmayacaksınız ama; orada mukim her genelevin ayrı bir büyücüsü varmış iyi mi?
Erkeğine pek rastlanmazmış o büyücü çetesinin. Ekseriya kadın kısmından olurlarmış kendileri.
Her sabah daireye gider gibi evlerinden çıkar, Abanoz'a gelir, çalıştıkları haneye girer, kolları sıvarlarmış.
Tek yaptıkları da, büyülü tütsüler imal edip yakmakmış, mesleğe bakar mısın?..
Her köşeye
Dükkan arkasındaki bölümde preparat hazırlayacak eczacı ciddiyetleri takınıp, Mama'yla birlikte bodrum kata, mutfağa iner. Çeşitli otları, çiçekleri karıştırır, kaynatır, gerekli diğer maddeleri de içine boca ettikten sonra bir güzel yakar, dumanını savururlarmış evin her bir köşesine.
Rekabet gani...
Ritüel öyle ki; bu imalatı sadece patron, yani mama görür, kızlar ise uğur kaçmasın diye asla inmezmiş aşağı.
Yapılan büyünün neye derman olduğuna gelince O, tamamen mesleki rekabetle alakalı.
Kepenk kapansın
Ev ünlensin, tıkır tıkır çalışsın, marka kesilsin, çorba çıksın, çark dönsün. Haa bir de; rakip evler top atsın, ocağı batsın, kepenk kapatsın istenirmiş de o yüzden tekrarlanırmış bu seromoni Allah'ın her günü.
Fasat gibi
Heyhaaat!.. Artık ne sokak öyle bir sokak, ne insanları aynı insan.
Evler irili ufaklı iş yerleri, bekar ikamet haneleri, sabahçı kahvehanelerine falan dönüşmüş. İnsanlar desen seksen türlü farklı işin ucundan tutup yaşam kavgası vermekte.
Günahlarının ağırlığıyla ezilip, harabeleşen mekanların çoğu; tek duvarlı tiyatro fasatı gibi dururken, geri kalan tarafları oto park edilmiş
Tılsım nereden?
Amaaa!.. Ama aylar, yıllar boyu yakılan o tütsü dumanları, kocaman ve göze görünmez bulutlar olmuş, dağılmış tüm Beyoğlu'na galiba.
Bu bölgeyi böylesi tılsımlı, böyle sihrengiz ve vazgeçilmez kılan başka nasıl bir büyü olabilir dostlar?..