Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SAVAŞ AY

Ağzını büzüşünden Ömer diyeceğini anladım!..

Maşallah ne okuyucu kül yutuyor, ne seyirci. Eskiden futbol ve siyaset konusunda lafı olmayan yoktu, şimdi "medyacılık" eklendi buna. Mail kutumu gelip görseniz halime acırsınız.

Öde bakalım

Çocuğunun kaçıncı sınıfta olduğunu, eşinin sarıdan kızıla dönmüş saç rengini bile bilip fark edemeyen bir dolu değerli kardeş, programdan parmakla kare seçip, yazdığım bir cümlenin içinden sözcük cımbızlıyor. Sonra da zehirli zemberekli satırlar döşenip neyi niye yapmış olduğum konusunda inanılmaz detaylar sunarak hesap pusulası gibi uzatıyor bilgisayar ekranıma.

Fikir yarışı

Mesela şu nasıl? "Savaş efendi. Boşuna nefes tüketip sureti haktan görünme. Van'da bir okulu bulmuşsun. Spor salonunun taş zeminine dümenden isyan edip yaygara yapıyorsun. Amacın spor filan değil. Sen güya Fatih Altaylı ile aşık atı
yorsun.
Adam o memleketin, Van'ın çocuğu ya. Demek istiyorsun ki, bakın o memleketine hiçbir şey yapmıyor, ben ta buradan kalkıp gidip Van'a yardımcı oluyorum. Yemezler Savaş kardeşim yemezler. Altaylı ile boy ölçüşeceksen fikrinle ölçüş"

Üşenmemiş

"Ciyaaak!.." diyesim geliyor da, etrafa ayıp olacak. Yahu bin yıl düşünsem aklıma mı gelir böyle bir şey. Fatih kardeşim buradan okusun da gülsün bari durumun garipliğine.

Joker ve şapka

Bir başka mail daha sunayım başlamışken. Adam üşenmemiş aynen şunu yazmış.
"Başınıza kendi şapkalarınızdan başka şapka taktığınızı görmedik yıllardır. Ama nedense Sivasspor maçını izlerken taraftarlardan bir şapka alıp altına da 'İskambil jokeri kukuletası giydim' yazmışsınız. Sivasspor'un lige çıkması sizde nasıl bir karın ağrısı yarattı bilemiyorum. Ama unutmayın Yiğidolar'ın ne jokere ne kukuletaya ihtiyacı vardır. Böyle yazmaya devam ederseniz sizi de kafaya takacaklar olacaktır, uyarırım."

Yakındır

Ve son darbe şu iletiyle geliyor;
"Üstat Necip Fazıl Kısakürek'le ilgili bir program yaptınız. O programa bağlanan pek çok kişi ve yayın konuklarınız sizi öve öve bitiremedi. Bravo dediler, helal olsun dediler. Oysa üstadı sevip saydığınızdan yapmadınız o programı biliyorum. Yakındır yine memlekete zararı dokunmuş bir sanatçıyı (siz onları gayet iyi bilirisiniz) ekrana getireceksiniz mutlaka. Eleştirilerden korktuğunuz için hazırlığınız şimdiden başladı.

Biz de sizin kadar

'Ama ben Necip Fazıl'ı program da yaptım' diyeceksiniz. Son anonsunuzda 'Bütün değerlere sahip çıkalım. Bundan böyle bazı haftalarda bu kıymetli kişileri burada anmaya söz veriyorum' demeniz bunun işaretidir. Çok kurnazsınız Savaş bey. Ama bizler de en az sizin kadar öyleyiz, unutmayın"

Yarın nasılsa

Ahh ahh! Rahmetli babam böyle durumlarda "Ellöf bee!.." derdi. Bu lafın ne manaya geldiğini hâlâ bile anlamış değilim. Lakin öyle bağırınca rahatlardı adamcağız. Ben de babamı taklit ettim; "Ellöf bee!.." diye bağırdım odanın içinde. Sanırım aslında ne demek, ne yapmak istediğimi yarın mail atıp bildirir bana o 'malum şahıslar.'

Yeminlen

Hülasa; ağzımı büzüşümden Ömer diyeceğimi anlayan sezgisi derin kardeşlere sesleniyorum. Hepinizi çoook, çok seviyorum.
Yalanım yok, valla billaa deyip, yemin içiyorum.
Hı hı hııı!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA