Çok keyiflendim doğrusu. Dün yazdığım Üniversiteli Dansöz Melike öyküsünü pek sevmiş okuyucularım. Mesaj kutum epey yoruldu bu nedenle ama tatlı yorgunluk oldu. "Ne olur sevdiğiniz başka hayat hikâyelerini de paylaşın bizimle" diyenlere jest yapmak lazım şimdi. Geciktirmeden çok sevdiğim bir hayat kesitini sunuyorum size.
Şeytan Rıdvan
Rıdvan Dilmen'in, "Fenerli Şeytan Rıdvan" olduğu günler. Bir söyleşi yapıyor ve çok etkileniyorum anlattıklarından. Hafızamın yanıltma payını düşerek, aklımda kaldığı kadarıyla naklediyorum bir bölümü. Şöyle diyordu Rıdvan Dilmen: "Evimiz sobalıydı. Soba ise sadece oturma odasını ısıttığından, diğer bölümler buz gibi olurdu kışın. Babam o soğuk kış gecelerinde uykuya çekilmeden önce bana ve abilerime dönüp: 'Hadi bakalım sıra hanginizdeyse ısıtsın yatağımı' derdi.
Tamam babacığım
Onun yatağına girmek, yatağı ısıtmak ve karşılığında harçlık almak en büyük keyfimizdi. Büyük abime 5 verirse, küçüğüne 3, bana ise 1 verirdi harçlık olarak. On-on beş dakika yatakta kalır, fırın gibi yapar çıkardık orayı. Bir gece sıra bendeydi. Koşarak atladım yatağa. Beş-on dakika kalıp sımsıcak ettim o buz gibi yorgan döşeği.. Sonra da:
"Tamam babacığım. Yatağın hazır" diye bağırdım. Geldi, önce harçlığımı verdi. Sonra saçlarımı okşayıp, yanaklarımı öpüp: 'Aslan oğlum benim' dedi ve girdi yatağına. Ama ne acı ki, o sabah kalkamadı yatağından babam... Ölmüştü çünkü... Uykusunda... Benim ısıttığım yatakta uyurken ölmüştü... Son uykusuna benim ısıttığım o yatakta yatmıştı meğer...
Ben bunu hiiiç unutmadım. Ben bu olayı hiç mi hiç unutamadım hayatım boyunca Savaş Abi..."