Kıbrıslılar'ın sıkça kullandığı bir sözcüktür Pardon. Ama hepcek bildiğimiz sözlük anlamıyla kullanmazlar pardonu. Yani özür dilemek ya da yapılan bir yanlışlığı telafi etmek için kullanmazlar bu lafı. Hayret ettikleri, saçma sapan buldukları ya da benimsemedikleri durumlarda eder bu lafı Kıbrıs Türkler'i.
Örneğin hakem maçı kötü yönetmişse, laf; "Pardon hakeme!" şeklinde gelir. Ya da diyelim ki bir yerde yendi, içildi, sonunda da beklenenden ağır bir hesap geldi masaya. 'Kıbrıslı' evirir, çevirir, inceler ve sonunda elinde hesap pusulasını sallayıp, çevreye hayretini ve itirazını belirtir; "Pardon böyle hesaba be gardaş!.."
48 kilo mal ne oldu?..
Memleket dahilinde son haftalarda meydana gelen absürd olaylara bakıp sonra da o olaylar karşsında "kımıl zararlısı" gibi kıpırtısız duruşları görünce içimden bağırmak geliyor. Sözcüğe yeşil adalı soydaşlarımızın yüklediği anlamı yükleyip avazım çıktığı kadar haykırmak istiyorum; "Pardon yani!.. Pardon bunca sessizliğimize, sünepeliğimize be gardaş!.."
Hay canına!..
Yalansa yalan deyin. Mesela Van'da akıllara ziyan rezilliklerle dolu malum olay meydana geliyor. Ahalinin iri kıyım kesimi yegâne reaksiyonu, o da ağzının kenarıyla "vay vaaay!" çekip gösteriyor yalnızca.
Derken bir araştırma dosyasının sonuçları; "Uyuşturucuyla tanışma yaş 11 oldu huuuu!" diye veriyor memleket fotoğrafını. Bu kez yandan çarklı hallerde sızlanmalar tomurcuklanıyor cılız cılız; "Hay anasına. Amma da düşmüş yaş haa!"
Zamanında en muhafazakâr partide bile (!) milletvekilliği yapmış o adam ve oğlunun karıştığı olayda ortadan kaybolan 48 kilo eroinle, 11 yaşnda mal çekip koklamaya başlayan çocukların yapış yapış bağlantısını kurmak değil, zihninden teğet bile geçirmiyor yurdum insanı.
Çetelerle iç içe
Derken gencecik bir sanatçı, gencecik bir öğretim üyesi adayı tarafından 8-9 kurşunla vurulup öldürülüyor yazlık yerde.
Ne bilim dünyasına yazılmak için çabalayan bir adamın ruhsatlı silah taşyıp, ilk fırsatta kurşun yağdırması, ne de o merhum sanatçının artık hangi akla uyduysa; kurusıkı tabancalar kuşanıp bir anlamda müsademeye davetiye çıkarması şaşrtıyor kitleleri hey vaaay!...
Öbür yana döndüğümüzde görüyoruz ki; devletin istihbarat örgütünden bir eleman (tekaütmüş), çete reisleriyle içli dışlı olup içeride ve dışarıda, içimizi dışımıza çıkaracak irtibatlaşmalar sağlamış; ama necip milletimiz bu olaya da real değil sankim de sanal bir polisiye roman apartması gibi davranmakta.
Eksik olmasın!..
Bütün bu olup bitenler sanki yanımızda yöremizde değil de, Uzay Üssü Alfa'da geçiyormuş gibi küçümen vahlanmalar, üfürükten sızlanmalarla yetinen, cürümü kadar olsun alevini göstermeyen, toplumsal duyarlılık, kolektif akıl konusunda bırak taş altına el sokmak, çakılın altına serçe parmak koyamayan; susan, sinen, ürken, kımıldamayan, itirazsız, sessiz, sitemsiz her kim olursa olsun "Pardon!" hepsine. Pardon pardon eksik oldu; "Pardon hepimize be gardaş!.."