Eşi İsmail Hakkı'yı cinayet sonucu kaybeden oyuncu Deniz Sunat, evinin kapısını ve yaslı yüreğini ilk kez SABAH'a açtı. İşte sarsıcı tesadüfler ve olay gecesine kadar olan sevgi yolu haritası.
Ölen tiyatrocu Sunat'ın 5.5 yaşındaki oğlu Deniz olaydan haberdar edilmiyor. Küçük Deniz, arkadaşlarına "Babam film çekmek için attaya gitti" diyor.
Bir bahar akşamı rastladım size. Sevinçli bir telaş içindeydiniz. Derinden bakınca gözlerinize, neden başınızı öne eğdiniz?..' diyen. Bunu şarkı edip, dillere destan edip, bize miras bırakan dev adam Selahattin Pınar üstat malum... Ve aynen de şarkıdaki gibi; bir bahar akşamı, bir dizi film setinde rastlaşılan o mahçup sevgili, karşısındaki delikanlının, gözlerine o derin bakışından çok etkilenmiş. Yalan Dünya adlı senaryoda, bilmeden geleceklerini yazmışlar sanki bu çocukların. Güyasında iki sevgiliyi oynarken, oynarken bir de bakmışlar ki, o rol icabı sevgililik essah olmuş... Sonra yıllar boyu ortak şarkıları olmuş bu şarkı. Diz dize, el ele oturup hep bunu söyler olmuşlar...
BABASI EMNİYET AMİRİYDİ LAKABI DELİ FİŞEK VEDAT'MIŞ
Yaman bir rastlantı daha diyeyim mi? Evelsi gecenin orta yarılarından başlayıp sabah ezanlarına dek acıya-acılanmaya durduğumuz o evleri var ya. İşte o evin adresi Kadıköy diye başlayıp Selahattin Pınar Sokağı'nda bitiyor bak Allah'ın işine... Soru sormak beter iştir böylesi durumlarda. "Bir tılsım olsa, dili kendiliğinden çözülse, sormasam da anlatsa anlatsa" diyesi gelir bazen bizlerin. Ama öyle bir tılsım olsa önce giden canı geri getirmekte kullanır onu karşındaki, yalan mı?.. Deniz kız özel bir kız. Bağırtısız, haykırışsız, intikamsız bir kız Deniz Sunat. Bakışımdan çözüyor sanki içimi ve durmaksızın anlatıyor hayat arkadaşını; "O polis çocuğuydu biliyor musun abi?" diyor ve devam ediyor; "Polis teşkilatının "Deli fişek" lakaplı emniyet amirlerinden Vedat Sunat'tı benim kayınpederim. En önemli şubelerde, kısımlarda çalışmış yine de dikili ağaç bile bırakamamış vefat ettiğinde çocuklara. "Onurumu, mertliğimi bıraktım size evlatlar" diye bir yazı bulmuşlar ardından. Böyle bulunmadık bir babaymış, dede de müthiş bir adammış çünkü. Aşkımın adını aldığı dedesi İsmail Hakkı Sunat da Galatasaray Lisesi eski Edebiyat okutmanlarından. Pek çok çocuk onun yazdığı alfabe ile okuma yazmayı öğrenmiş abi.
OĞLUM ADINI DENİZ GEZMİŞ'TEN ALDI
O daha tanışmamızdan çook önceleri karar vermiş. Çocuğu kız ya da erkek olsun adını Deniz koyacakmış. Hem Deniz Gezmiş'e hem de denizlerin maviliğine hayranlığından. Benim adım da Deniz olduğu halde sözünü tuttu ve çocuğumuzun adı da Deniz oldu böylece. Hayatımız dünya güzeli rastlantılarla dolu bizim. Her ikimiz de 17 Ekim'de doğmuşuz bak. 8 yıldır birlikte kutlarız, yemeği bile aynı tabaktan yeriz." Anlattıklarının hiçbir sıralaması yok Deniz kızın. Yüreğinden imbikliyor, usuna, hayaline ne düşerse bölük bölük anlatıyor yitik eşini. Sanki puzzle'ı tamamlayın ve ortaya çıkan bir melek huy siluetini tanıtın, iletin herkeslere der gibi. Devam ediyor sonra; "Profesyonel dağcıydı, fotoğrafçıydı o abi. Marmara Depremi sırasında İngiliz kurtarma ekibiyle birlikte 1.5 ay boyunca çalıştı. Enkaz altından kurtardığı kadın yakın arkadaşının annesi çıktı diye, onu kurtaramadı ölümden diye nasıl yandı görmeliydin. Gitar çalardı bana. Şarkılar yapardı. Dizilerin bazılarında kendi yaptığı müzikler yayınlandı onun... Mezarı bir süre sonra evinin bahçesine naklolacak. Bunun için her yan duvarla çevrilip kimse tarafından rahatsız edilmeyecek... Oğlumuzla çekilen fotoğraflarını gördün mü abi? Hiç baba oğul der misin onlara?.. Sanki iki büyük adam, iki arkadaş, iki sıcacık dost onlar. Bebeklikten kalma yarım yamalak laflarını öyle severdi ki oğlumuzun hâlâ turnenin, çekime gidilen yerin adı attaya gitmekti ve biz sete, oyuna gidince kod adı "Atta" olmuştu gittiğimiz yerin. Şimdi annemin yanında yavrumuz. Ve hiçbir şey söyleyemiyorum ben ona abi. "Babam çekime attaya gitti" diyor, kahroluyoruz hepimiz...
SEKİZ KURŞUNLA NEFSİ MÜDAFAA MI OLUR?
Sen meslek ahlâkı sağlam adamsın abi. Konu mahkemeye gitti diye olayı bile sormuyorsun biliyorum. Ama geçen gün telefonda söyledim ya bu kaza ya da ani bir olay değil. Planlanmış bir şey bu. Çünkü evimizin bulunduğu arsada nicedir gözleri vardı onların. Mahkemeler açıldı, kavgalar çıktı bu yüzden. Bizi çok rahatsız ettiler baba oğul. Tehditler sürekliydi. Bütün bu bölgeye olduğu gibi evimizin arsasını da almak, kendi tapusuna katmak istiyordu. Çünkü denize açılan yerdi orası. Ne yapılınca damarına basarlar, ne hareket çekerlerse dellenirdi kocam adları gibi ezberlemişlerdi. Yine öyle yaptılar, onu en hassas konudan çocuğunun huzurundan vurdular önce. Laftan anlamadılar, üstüne yürüdüler, alay ettiler ve korkutmak için o kurusıkıyla caydırmak istedi. Nefsi müdafaaymış ha.. 8 kurşunu da nefsi müdafaaya mı sıktı o adam abi?.."