Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SAVAŞ AY

Hocanın müritleri kadınlarla yatıyor(muş)

ÖNCEKİ gün sabah vakitleriydi. Çalan cep telefonumu açtım ve genç bir bayan sesi duydum:
- Savaş Bey İstanbul Emniyeti Özel Kalem'den arıyorum. Müsaitseniz Sayın Celalettin Cerrah Müdürüm görüşecek
Ardından Cerrah Müdür aldı telefonu. En hüzüngen, en sıcak, en yumuşak, en haşin, en sert, en kızgın, en kırgın, en müteşekkir, en sitemkâr ses tonlarını tek tek bilirim Cerrah Müdür'ün. Ama bu kez saydığım ruh durumlarının hiçbirine denk düşmeyen bir rengi vardı sesinin.
Aman ayrılma oradan!..
- Savaş Kardeş merhaba. Neredesin?
- Merhaba müdürüm Adana'dayım. Çukurova Üniversitesi şenliklerindeyim.
- Yanında kim var?.. - Rektör Bey var, vali muavini var, emniyet müdürü, dekanlar ve öğretim üyeleri filan var. Hayırdır niye ki?
- Hah... Emniyet Müdürü Mehmet Cebe mi var yanında? İyi iyi o zaman. Fazla ayrılma onların yanından.
Şapşalım ya!..
Şaşırdım, yadırgadım, bir anlam veremedim söylediklerine önce. Sonra sordum yeniden;
- Müdürüm hayırdır; nereden icap etti ki bu sorular?
Cerrah Müdür bir şey söyleyecek olup, lafa nasıl yol yöntem vereceğini tam da kestiremeyen ama ille de samimiyet kokan bir tarzda devam etti:
- Savaş Kardeş, biliyorsun aralarında cinayet zanlıları da olan İBDA-C örgütü elemanlarını yakaladık.
Ben olanca şapşallığımla sitemle karışık bir şaka cümlesi kuruyorum Cerrah Müdür'e;
- Evet müdürüm duyduk haberi. Her yerde çıktı zaten. Basın açıklaması mı var, tatbikat falan mı var? Hangi dağda kurt öldü de bizzat arayıp bana söylüyorsunuz?..
Sahte ihbara bak!..
O ise anında matlaştırıyor ve beni toparlanmaya davet eder bir tarza savuruyor konuşmasını:
- Durum biraz ciddi Savaş Bey. Bu adamlar sorgularında sana karşı bir suikast hazırlığı içinde olduklarını söylediler.
- ?!!! - Tarikat üyeleri kadın pazarlıyor diye bir sahte haber ihbarı yapıp, seni Fatih taraflarında bir yere çekip orada eylemi gerçekleştireceklermiş.
Emniyet Müdürü Cerrah'la yaptığımız konuşmanın bundan sonraki bölümü ikimize özel kalsın da, gerisini dertleşelim izninizle.
Kimya değişir mi?..
İşin kendimle ilgili bölümünü sündürecek değilim. Neler hissettiğimi, neler düşündüğümü anlatmanın gereği de yok. Kendinizi benim yerime koyun, iki üç dakikacık olsun düşünün, "kimyevi" durumumu hemen anlarsınız.
Ama enteresan gelen başka bir durum var. Onu da haber daha bir etli kemikli hale gelince düşündüm. Mesela



Star şöyle diyordu haberinde; "İBDA-C zanlısı Abdülselam Tutal, ifadesinde gazeteci Savaş Ay'la ilgili şunları anlattı: Güven'in öldürülmesini üstlendik. Medya yer vermedi. Sansasyonel eylem düşündük. Savaş Ay'ı 'Mahmut Hoca'nın müritleri kadınlarla yatıyor' diye çağıracaktık. Röportaj yapıp Güven cinayetini anlatacaktık. Sonra vazgeçip öldürmeye karar verdik."
Gel gelleme taktiği
Buyur buradan yak!.. Bu iddiaya göre adamlar Dost Tarikatı lideri İhsan Güven ve eşini öldürmüş. Ama arzuladıkları kalibrede medyada yer almamış bu eylem. İşi daha tantanalı hale getirmek için de bir başka gazeteci aracılığıyla "yangını" büyüteceklermiş.
Oy Fadime!..
Matrak iş valla. Radikal dinci tarzıyla tanınan bir örgütün plancıları düşünüp taşınıyor ve akıllarına "Mahmut Hoca'nın müritleri kadınlarla yatıyor" tarzında bir parlak fikir (!) geliyor. Hesaplarına göre ben ya da bir başka meslektaş bu muhteşem "zarfı" yiyip. "Amanın boo; Fadime Şahin, Müslüm Gündüz ve Ali Kalkancı olayları tadında bir iş çıkıyor ki öyle böyle değil!" diyerek iştahı kabarmış hallerde atlayacağız işin üzerine. Hürralar çekerek Fatih taraflarına koşturup, Draman-Çarşamba-Fethiye sokaklarına dalıp, ekserisi İsmailağa Camii çevresinde konuşlanmış bazı kişilerin tekerine çomak sokacağız yani.
Tezgâha bak sen!..
Len evladım, hadi ben böyle bir salaklık ettim. Sansasyonel haber yapma hırsım aklımı tuz buz etti, reyting kokusu alıp paça kasnak daldım "malum işe." Sonra da haber yapayım derkene kendim mevta ve haber oldum. Peki bu akla ziyan yöntemi nereden nasıl icat ettiniz be ihvanlar? Aynen de dört başı bayındır, latif bir paparazzi program jargonu bu haa!
Ba ba ba ba baaa!.. Mahmut Hoca'nın müritleri, kadınlar, kızlar, yatmalar, pazarlamalar, tezgâhlar falan filan.
Hayır ve şer!..
Şimdik söz konusu o müritler, şıhlar, şeyhler bu kepaze iftiralarınıza ne der bilmem ama ben hayli şaşırdım. Gizli örgütçülüğün, eylemciliğin bile maskarasını çıkarmışınız valla. Haa bu arada sizi bilmem amma, aileden kalma bir itikadımı iliştireyim son satıra; "Hayrihve ŞerrihMinallahTeâlâ!.."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA